Anne olsun olmasın, yüreği sevgiyle atan tüm kadınları ve sevgili annelerini kutluyorum.
Ben de şanslılardan biriyim, annemle mutlu yıllar paylaştım, çocuk sahibi olmanın mutluluğunu da yaşadım.
Bunlar aklımdan geçerken yıllar öncesine gitttim.
Nedense özel günlerde bayramlarda, yılbaşlarında annemin sevdiği lider İsmet İnönü’ye sonraları da Bülent Ecevit’e yazdığı “tebrik kartları” gözümün önüne geldi. Bilmem İnönü ya da Ecevit o tebrik kartlarını bizzat okur muydu? Gönderilen tüm tebrik kartlarını tek tek okumaya büyük olasılıkla zaman bulamazlardı, zaten yazılanlar “bayramınızı, yeni yılınızı kutlarım” şeklindeki klişe ibarelerden oluştuğu için, onlar da klasik birer yanıt vermekle yetinirdi ama işin etkileyici yanı, annemin gönderdiği her tebrik kartının mutlaka yanıtlanmasıydı. Kartta “bayramınızı kutlarım” gibi basılı bir kutlama olsa da altında ıslak imzalar mutlaka yer alırdı…
Günümüz insanı, hele gençler bunları yani “tebrik kartını”, hatta el yazısıyla mektup yazmayı filan pek bilmez. Internet devrimi gerçekleştiğinden bu yana, tüm bunlar çoktaaan tarihin tozlu sayfalarına atılmış, unutulmuştur. Twitter herkesi 280 karaktere kilitleyivermiştir.
-Öyleyse tozlu sayfaları şimdi açmaya ne gerek var?
Ah, sormayın dün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı izliyordum:
-“Annemi ne zaman görmeye gitsem ayağını öperdim” diyordu ya…
Acaba bir tek Erdoğan’ın annesi miydi kıymetli olan? Ayağının altı öpülesi anne olarak görülen?
Bir keresinde Mersin’e gitmişti de, ekonomik durumdan, tarımın geriye gidişinden yakınan bir çiftçiyi azarlamıştı ya:
-Ananı da al git…(*)
Haydi çiftçiye kızmıştı -eleştiriyor- diye, peki adamcağızın anasının suçu neydi acaba?
İşte şimdi düşünüyorum da annem bu özel günde liderlere “tebrik kartı” gönderecek olsa neler yazardı acaba?
-Recep Bey… 21 yıl çok uzun bir süre, herkesi metal yorgunu deyip yerinden ettiniz, siz hiç yorulmadınız mı? Oturun, dinlenin biraz, bakın leylaklar ne güzel açtı, torunlarınızla yürüyüşe çıksanıza, mis gibi leylak kokularını içinize çekmek istemez misiniz?
-Kemal Bey, pek çok söz verdiniz insanlara, eğer göreve gelir de bunları unutursanız olmaz. İstanbul Sözleşmesine hemen dönülsün, 6284’e sakın dokunmayın ama bunlar asla yetmez, kadına daha çok hak, hukuk ve hatta kota tanıyın.
-Meral Hanım, iyisiniz hoşsunuz da milyonlarca insanın oy verdiği partiyi neden yok sayıyorsunuz? Böyle giderse Türkiye barışa, huzura nasıl ulaşacak?
…….
Hayal bu ya… Sanırım böyle sürüp giderdi annemin liderlere yazacakları.
Sadece annelere değil, herkese mutlu bir gün diliyorum…
Seçmenleri de unutmuyorum tabii, herkes bugün sandığa mutlaka gidecek değil mi? Diliyorum ki, oylarınız bizi, umutlarımızın yeniden yeşereceği, mutlu bir geleceğe taşısın, yeni dönem şimdiden hayırlı uğurlu olsun.
Bu içeriğin kaynağı Muhalif haber sitesidir.
Ben de şanslılardan biriyim, annemle mutlu yıllar paylaştım, çocuk sahibi olmanın mutluluğunu da yaşadım.
Bunlar aklımdan geçerken yıllar öncesine gitttim.
Nedense özel günlerde bayramlarda, yılbaşlarında annemin sevdiği lider İsmet İnönü’ye sonraları da Bülent Ecevit’e yazdığı “tebrik kartları” gözümün önüne geldi. Bilmem İnönü ya da Ecevit o tebrik kartlarını bizzat okur muydu? Gönderilen tüm tebrik kartlarını tek tek okumaya büyük olasılıkla zaman bulamazlardı, zaten yazılanlar “bayramınızı, yeni yılınızı kutlarım” şeklindeki klişe ibarelerden oluştuğu için, onlar da klasik birer yanıt vermekle yetinirdi ama işin etkileyici yanı, annemin gönderdiği her tebrik kartının mutlaka yanıtlanmasıydı. Kartta “bayramınızı kutlarım” gibi basılı bir kutlama olsa da altında ıslak imzalar mutlaka yer alırdı…
Günümüz insanı, hele gençler bunları yani “tebrik kartını”, hatta el yazısıyla mektup yazmayı filan pek bilmez. Internet devrimi gerçekleştiğinden bu yana, tüm bunlar çoktaaan tarihin tozlu sayfalarına atılmış, unutulmuştur. Twitter herkesi 280 karaktere kilitleyivermiştir.
-Öyleyse tozlu sayfaları şimdi açmaya ne gerek var?
Ah, sormayın dün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı izliyordum:
-“Annemi ne zaman görmeye gitsem ayağını öperdim” diyordu ya…
Acaba bir tek Erdoğan’ın annesi miydi kıymetli olan? Ayağının altı öpülesi anne olarak görülen?
Bir keresinde Mersin’e gitmişti de, ekonomik durumdan, tarımın geriye gidişinden yakınan bir çiftçiyi azarlamıştı ya:
-Ananı da al git…(*)
Haydi çiftçiye kızmıştı -eleştiriyor- diye, peki adamcağızın anasının suçu neydi acaba?
İşte şimdi düşünüyorum da annem bu özel günde liderlere “tebrik kartı” gönderecek olsa neler yazardı acaba?
-Recep Bey… 21 yıl çok uzun bir süre, herkesi metal yorgunu deyip yerinden ettiniz, siz hiç yorulmadınız mı? Oturun, dinlenin biraz, bakın leylaklar ne güzel açtı, torunlarınızla yürüyüşe çıksanıza, mis gibi leylak kokularını içinize çekmek istemez misiniz?
-Kemal Bey, pek çok söz verdiniz insanlara, eğer göreve gelir de bunları unutursanız olmaz. İstanbul Sözleşmesine hemen dönülsün, 6284’e sakın dokunmayın ama bunlar asla yetmez, kadına daha çok hak, hukuk ve hatta kota tanıyın.
-Meral Hanım, iyisiniz hoşsunuz da milyonlarca insanın oy verdiği partiyi neden yok sayıyorsunuz? Böyle giderse Türkiye barışa, huzura nasıl ulaşacak?
…….
Hayal bu ya… Sanırım böyle sürüp giderdi annemin liderlere yazacakları.
Sadece annelere değil, herkese mutlu bir gün diliyorum…
Seçmenleri de unutmuyorum tabii, herkes bugün sandığa mutlaka gidecek değil mi? Diliyorum ki, oylarınız bizi, umutlarımızın yeniden yeşereceği, mutlu bir geleceğe taşısın, yeni dönem şimdiden hayırlı uğurlu olsun.
Bu içeriğin kaynağı Muhalif haber sitesidir.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için lütfen üye olunuz.
Giriş yap veya üye ol.