CHP Belçika Birliği Başkanlığı’nın Brüksel,Schaarbeek’te, Avenue Rogier üstündeki merkezindeyiz.Kurban Bayramı’nın dördüncü gününde hem Brüksel’deki CHP’lilerle bayramlaşacağız; hem de bir panelde konuşmacı olacağım. Benimle birlikte bir konuşmacı daha var; o da Muhalif. yazarı Prof.Dr. Tevfik Dalgıç.
CHP Belçika Birliği kuruluş ve faaliyet amaçlarını şöyle tanımlıyor: Sosyal demokrasi fikrini Avrupa ve Türkiye’de geliştirmek. Önceki ve şimdiki başkanlar Hasan Eryürük ve Derya Bulduk Belçika’daki Türkleri CHP şemsiyesi altında birleştirmek için var güçleriyle çalışıyorlar. Ancak gördüğüm kadarıyla işleri zor. Çünkü bu ülkede yaşayan yaklaşık 400 bin Türk’ün bir bölümü kendini Milli Görüş’e teslim etmiş. Yoğun olarak yaşadıkları Schaarbeek bölgesinde Fatih Camii, Diyanet Camii, o cami bu cami, pek çok ibadethanelerinde örgütlü olarak faaliyet gösteriyorlar. Schaarbeek bölgesinde çok sayıda Türk lokantası var. Çoğu Afyon, Emirdağlı olan Türkler kebapçı, kelle paçacı, işkembeci, köfteci, muhallebici gibi iş yerleri açmışlar. Dikkatimi çekti. Nedense sadece iki Türk lokantasında içki veriliyor. Öbürlerinde kesinlikle yok. Hatta birisi çok ilginç. Kapısı baştan başa Tayyip Erdoğan fotoğraflarıyla donatılmış.
Türkler’in daha eğitimli olan bir bölümü liberal takılıyor. Öbür bölümü Soğuk Savaş döneminden kalma solcu kafasıyla siyaset çizgisini sürdürüyor. Beni çok şaşırtan husus bu kesimin ABD ve NATO’yu düşman bellerken Rusya ve Putin’i hala sosyalist hatta komünist sanmaları. İçimden ,”Avrupa’nın başkentinde bunca yıl yaşamış olan bu Türkler acaba hiç mi sağlarına sollarına bakmadan burada yaşamlarını sürdürdüler?” diye geçiriyorum. Geri yanıysa CHP şemsiyesi altında siyasi görüşlerini geliştirmeyi tercih ediyor.
Biz dönelim panelimize. İki konu başlığı altında konuşacağız. Birincisi NATO-Türkiye İlişkileri ve yaşanan krizler. İkinci konu başlığıysa “Seçime Doğru Türkiye:Süreç, Seçenekler ve Olasılıklar.”Tevfik Dalgıç ve ben dilimizin döndüğü kadar NATO-Türkiye ilişkilerindeki neredeyse “aşk ve nefret” diye tanımlanabilecek inişli çıkışlı ilişkileri anlatmaya çalışıyoruz. Dinleyicilerin bir kısmı Belçika’ya Erasmus programı çerçevesinde gelmiş olan gençler. Çeşitli üniversitelerde lisans üstü çalışmalarını sürdürüyorlar. Geri kalanı Belçika’da yaşayan orta yaş kuşağı Türkler.
Bir ara ben, Türkiye’nin kuzeydoğusundaki Rusya tehdidinden söz edince konuşmacılardan, aklı Soğuk Savaş döneminde kalmış olanlardan birisi kalkıp Rusya’yı neden tehdit olarak gördüğümü soruyor. Ben de kendisine Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini, Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra da yayılmacı politikasını sürdürdüğünü dilimin döndüğünce anlatmaya çalışıyorum. Ama ne mümkün? Beyindeki “chip” algıladığı bilgiyi sadece tek taraflı işliyor, anlaşılan.
“Seçime Doğru Türkiye” bölümündeyse hemen herkes AKP’nin artık önümüzdeki seçimlerde iktidardan gitmesi gerektiğinde fikir birliğine varıyor. Ancak yoğun olarak tartışılan nokta şu oluyor: AKP kaybedeceğini bildiği bir seçime kesinlikle gitmez. Hele de Tayyip Erdoğan buna izin vermez. Acaba geri planda seçimleri engellemek için ne gibi planlar yapılıyor, sorusu yaygın olarak soruluyor.
CHP Belçika Birliği kuruluş ve faaliyet amaçlarını şöyle tanımlıyor: Sosyal demokrasi fikrini Avrupa ve Türkiye’de geliştirmek. Önceki ve şimdiki başkanlar Hasan Eryürük ve Derya Bulduk Belçika’daki Türkleri CHP şemsiyesi altında birleştirmek için var güçleriyle çalışıyorlar. Ancak gördüğüm kadarıyla işleri zor. Çünkü bu ülkede yaşayan yaklaşık 400 bin Türk’ün bir bölümü kendini Milli Görüş’e teslim etmiş. Yoğun olarak yaşadıkları Schaarbeek bölgesinde Fatih Camii, Diyanet Camii, o cami bu cami, pek çok ibadethanelerinde örgütlü olarak faaliyet gösteriyorlar. Schaarbeek bölgesinde çok sayıda Türk lokantası var. Çoğu Afyon, Emirdağlı olan Türkler kebapçı, kelle paçacı, işkembeci, köfteci, muhallebici gibi iş yerleri açmışlar. Dikkatimi çekti. Nedense sadece iki Türk lokantasında içki veriliyor. Öbürlerinde kesinlikle yok. Hatta birisi çok ilginç. Kapısı baştan başa Tayyip Erdoğan fotoğraflarıyla donatılmış.
Türkler’in daha eğitimli olan bir bölümü liberal takılıyor. Öbür bölümü Soğuk Savaş döneminden kalma solcu kafasıyla siyaset çizgisini sürdürüyor. Beni çok şaşırtan husus bu kesimin ABD ve NATO’yu düşman bellerken Rusya ve Putin’i hala sosyalist hatta komünist sanmaları. İçimden ,”Avrupa’nın başkentinde bunca yıl yaşamış olan bu Türkler acaba hiç mi sağlarına sollarına bakmadan burada yaşamlarını sürdürdüler?” diye geçiriyorum. Geri yanıysa CHP şemsiyesi altında siyasi görüşlerini geliştirmeyi tercih ediyor.
Biz dönelim panelimize. İki konu başlığı altında konuşacağız. Birincisi NATO-Türkiye İlişkileri ve yaşanan krizler. İkinci konu başlığıysa “Seçime Doğru Türkiye:Süreç, Seçenekler ve Olasılıklar.”Tevfik Dalgıç ve ben dilimizin döndüğü kadar NATO-Türkiye ilişkilerindeki neredeyse “aşk ve nefret” diye tanımlanabilecek inişli çıkışlı ilişkileri anlatmaya çalışıyoruz. Dinleyicilerin bir kısmı Belçika’ya Erasmus programı çerçevesinde gelmiş olan gençler. Çeşitli üniversitelerde lisans üstü çalışmalarını sürdürüyorlar. Geri kalanı Belçika’da yaşayan orta yaş kuşağı Türkler.
Bir ara ben, Türkiye’nin kuzeydoğusundaki Rusya tehdidinden söz edince konuşmacılardan, aklı Soğuk Savaş döneminde kalmış olanlardan birisi kalkıp Rusya’yı neden tehdit olarak gördüğümü soruyor. Ben de kendisine Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini, Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra da yayılmacı politikasını sürdürdüğünü dilimin döndüğünce anlatmaya çalışıyorum. Ama ne mümkün? Beyindeki “chip” algıladığı bilgiyi sadece tek taraflı işliyor, anlaşılan.
“Seçime Doğru Türkiye” bölümündeyse hemen herkes AKP’nin artık önümüzdeki seçimlerde iktidardan gitmesi gerektiğinde fikir birliğine varıyor. Ancak yoğun olarak tartışılan nokta şu oluyor: AKP kaybedeceğini bildiği bir seçime kesinlikle gitmez. Hele de Tayyip Erdoğan buna izin vermez. Acaba geri planda seçimleri engellemek için ne gibi planlar yapılıyor, sorusu yaygın olarak soruluyor.