• Forumzar.COM Türkçe içerikli genel forum sitesi ve paylaşım platformu olarak eğlenceli ve interaktif bir forum deneyim sunar.

    Foruma üye olmak için BURAYA TIKLAYINIZ

Bilecik Söğüt Tarihi Geçmişi

Deniz3883

Forum Üyesi
Bayan Üye
Katılım
26 May 2023
Mesajlar
233
Puanları
16
Konum
Ankara
Cinsiyet
Bayan
Söğüt ün ilk çağlardaki durumu ve ismi hakkında bir bilgiye sahip değiliz. Söğüt ün ilk bilinen ismi İTEA dır. Bizans dönemindeki ismi ise THEBASİON veya SEBASİYON dur. Söğüt 796 veya 797 yıllarında Abbasi Halifesi Harun REŞİT döneminde Müslümanların eline geçmiştir. Arap coğrafya ve tarih kaynaklarında Söğüt BELDETus SAFSAF şeklinde isimlendirilmiştir. Aynı şekilde Farsça kaynaklarda da HITTA-İ BİD şeklinde anılmıştır. Gerek SAFSAF gerekse BİD kelimeleri söğüt ağacı anlamındadır. Osmanlıca kaynaklarda ve günümüzde bu kelimelerin Türkçe karşılığı olan Söğüdcük, Söğütçük, Söğütlü Saraycık, Söğüd ve Söğüt olarak bilinmektedir.


İlk Dönem Tarihçesi:
Yörenin ilk yerleşenleri kimlerdir? Bu yöreye nereden ve ne zaman göç etmişlerdir? Bu durum kesin olarak bilinmemektedir. Ancak Anadolu, Avrupa ile Asya ve Orta Doğu arasında tabii bir köprü olmuştur. Bu sebeple Anadolunun her köşesi çok hareketli ve zengin bir tarihe sahiptir. Özellikle günümüzde Marmara Bölgesi olarak bilinen bölge pek çok çekişmeye sahne olmuş ve çeşitli uygarlıkların etkisinde kalmıştır.
Kocaeli Yarımadası denilen bu bölgeye ilk iskânlar M.Ö. 700 ler de başlamıştır. Bu tarihlerde bölgeye BİTHYNLER gelmiştir. Bu sebeple bu bölgenin adı BİTHYNİA olmuştur. Kelt istilalarını izleyen yıllardan sonra M.Ö. 280 yıllarından itibaren BİTHYNİA bağımsızlığını ilân etmiştir. Yaklaşık M.Ö. 279-74 yılları arasında bağımsızlığını sürdüren BİTHYNİA M.Ö.73 de Roma egemenliğine girmiştir. M.Ö. 63den itibaren de PONTUS ile birleşerek PONTUS ET BİTHYNİA adıyla Roma eyaleti olarak kalmıştır.

Osmanlı Devletinin Kuruluş Dönemi Tarihçesi:
Söğüt kuruluş itibari ile anayol üstü kasabasıdır. Mudanya-Bursadan ve Gemlik İskelesinden gelerek Konyaya doğru uzanan tarihi yol Söğütün içinden geçmiştir. Özellikle İstanbulun Türkler tarafından fethedilmesinden sonra Mekkeye, Söğüte uğranılarak gidilmiştir. Bu sebeble bu yola Hacılar Yolu adı verilmiştir. Bu yol, Küsnük ve Mezarlık bölgesinde bulunmaktadır. Söğütün tarih sahnesindeki parlak dönemi 13.yy sonlarında başlar. Bu dönemde doğudan gelen Oğuz Türklerinin Kayı Boyu bu küçük kasabada sınırları Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarına yayılan Osmanlı Cihan Devletinin ilk nüvelerini oluşturacaklardır. Kayılar Anadoluya 13.yy.ın ortalarında, bir başka görüşe göre de 11.yyda gelmişlerdir. Önceleri Horasan, Merv ve Mahana yerleşmişlerdir. Moğol baskıları sonunda Azerbaycan ve Doğu Anadoluda Ahlat civarına gelmişlerdir. Bir süre Ahlata yerleşen Kayılar Anadolunun çeşitli bölgelerini dolaştıktan sonra Ankara yakınlarındaki Karaca Dağa gelmişlerdir. Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubat, batı sınırındaki çatışmalara son vermek üzere 1231de sefer düzenlemiştir. Eskişehir civarında Sultanöyüğüne geldiğinde Kayı Beyi Ertuğrul Gazi de Selçuklu Sultanının yanında yer alır. Sonra Selçuklu ordusu bugünkü Bozüyük ile Pazaryeri arasındaki Ermeni Derbendinde Bizans ordusuyla karşılaşır. Bu savaşta Ertuğrul Beyin akıncılarının gösterdiği üstün kahramanlıkları ile zafer kazanılır. Haber birinci Alâeddin Keykubat a iletildiğinde Ertuğrul Gazi taltif edilerek Sultanöyüğü kendisine mülk olarak verilir. Daha sonra Birinci Alâeddin Keykubat Karacahisarı muhasara ederse de, doğuda Moğolların Anadolu ya girdiği haberi üzerine kalenin alınmasına Ertuğrul Gaziyi memur ederek geri döner. Uzun mücadelelerden sonra Karacahisar alınır. Kalenin alınmasından sonra hâkimiyetini kuvvetlendirmek üzere Söğüt üzerine yürür ve Söğütü de topraklarına katar. Ayrıca Bilecik tekfurunu da vergiye bağlar. Bu hizmetleri karşılığında Selçuklu Sultanı Söğütü kışlak, Domaniç ve Ermeni Dağlarını da yazlık olarak Ertuğrul Gaziye mülk olarak verir. Bu konuda çeşitli rivayetler varsa da, önemli olan bu tarihlerde Kayı Boyu Karakeçili Aşiretinin Söğüte yerleşmiş olması ve Büyük Osmanlı Cihan Devletinin temellerinin burada atılması ve Ertuğrul Gazinin mezarının burada bulunmasıdır. Ertuğrul Gazi ve Halime Hatun ailesinin, Savcı Bey, Gündüz Alp ve Osman Bey olmak üzere üç oğlu vardır. Savcı (Sarı Yatu) Bey İkizcede şehit olduktan sonra Söğüte getirilerek babasının yanına defnedilmiştir. Gündüz (Kender) Alp İznikin fethinden sonra, son yıllarını ilim ve ibadetle geçirmek üzere oraya yerleşmiştir. İznikte vefat ettiği ve oraya defnedildiği tahmin edilmektedir. Osman (Kara Osman) Bey kara yağız, geniş omuzlu, civanmert, deli dolu ve dirayetli bir insandı. Yesevi ocağından Anadoluya gelmiş Şeyh Edebali'nin sohbetlerine katılır, bundan büyük keyif ve feyz alırdı. Şeyh Edebali meşhur mevlit sahibi Süleyman Çelebinin dedesi olup, tefsir, hadis, fıkıh ve tasavvuf ilimlerinde yüksek derecelere ulaşmış bir âlimdi. Anadolunun Türkleşmesi ve İslamlaşması için dergâhında gönülleri bir bir aydınlatıyordu. Ertuğrul Gazi, oğlu Osmanı coşkun akan bir suya benzeterek; su arkının doğru yapılmasını istiyordu. Bu sebeple "Bu arkı sen yaparsın" diyerek oğlu Osman'ın eğitimini Şeyh Edebaliye verdi. Osman Bey, zaman içerisinde Edebali ocağında olgunlaştı.

Osman Gazinin Gördüğü Rüya:
Rüyasına göre, Şeyh Edebali'nin koynundan çıkan bir nur, Osman Beyin koynuna girer. Bu nurun girmesiyle vücudundan bir ağaç çıkar. Ağaç birden dallanıp budaklanarak bir sürü ovaları, dağları ve nehirleri gölgesine alır. Buralardan pek çok insan faydalanır. Şeyh Edebali bu rüyayı dinleyince, "Ertuğrul oğlu Osman, babandan sonra sen bey olacaksın, kızım Malhatun ile evleneceksin. Benden çıkıp sana gelen nur budur, asil ve temiz soyunuzdan pek çok padişahlar gelecek. Onlar milletleri bir çatı altında toplayarak Allahın izni ile onların huzur ve saadet içinde yaşamalarını, İslam la şereflenmelerini sağlayacaklardır" diye tabir etmiştir. Nihayet Ertuğrul Gazi 1281de vefat edince, aşiretin uluları tarafından Osman Bey beyliğe seçilmiştir. O da babası gibi Selçuklu Sultanına bağlı kalmıştır. Sorkun, Taraklı, Göynük üzerine seferler düzenleyerek topraklarını genişletmiştir. Yarhisar ve Bileciki zapt etmiş ve 1299da İnegöl ü fethetmiştir. Bu sırada III. Alaeddin Keykubata karşı İlhanlıların başlattığı isyan hareketinde sultanın yanında yer almıştır. Bu yararlılıklarından dolayı ve hem de fethettiği yerlere karşılık Osman Beye sancak ve alem verilmiştir. Osman Beye verilen bu hediyeler ve hediyelerin kabulü esnasında Küsnük (Kösnük) mevkiinde kös çalınışı, tarihçiler tarafından yeni bir devlet kurmaya doğru atılmış büyük bir adım olduğu kabul edilir.


Aşık Paşa tarihinde rivayet edildiğine göre, Karacahisar alındığında boş kalan evlere Germiyan ilinden ve diğer illerden Müslüman halk buraya yerleştirilir. Pazar kurulur. Halk toplanarak cuma namazı kıldıracak ve aralarındaki anlaşmazlıklara çözüm bulacak bir kadı isterler. Bunun üzerine Osman Bey halkın rızası ile bacanağı Dursun Fakıhı imam hatiplik ve kadılık için görevlendirir. Dursun Fakıh 28 Eylül 1299da Karacahisarda cuma namazında bağımsız devlet olma anlamına gelen ilk hutbeyi Osman Bey adına okumuştur. Böylelikle, Osmanlı Cihan Devletinin kuruluşunun ilân edildiği kabul edilir. Söğüt, Bursanın fethine kadar Kayı Aşiretinin (Uç Beyliği olarak) merkezi olmuştur. Söğüt kısada olsa Osmanlı Devletinin ilk başkenti olmuştur. Bursanın fethi ile birlikte başkent Bursa olmuş, Söğüt ise Sultanönü Sancağına bağlı bir nahiye merkezi olmuştur.

Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Söğüt: "Söğüt, Bursa sancağı hükmünde, Lefke kazası nevahisinde hakimli, bağlı bahçeli, arı havası, lâtif bir kasabadır. 700 kadar kiremitle örtülü Türk hanelerini havi, müteaddit camili, han ve hamamlı, çarşı ve pazarlı bir yerdir." diye bahseder. Bu mütevazı belde çeşitli istilâlara da sahne olmuştur. Evliya Çelebi bu konuda; "Osmancık bey olunca babası Ertuğrulu bu Söğüt şehrinde defnedip, şehri de mamur etti. Bâdehu Yıldırım asrında Timurlenk bu şehri yağma ve harap etmiştir ki, hâlâ Ertuğrul Türbesi bile o kadar mükellef bir âsitâne değildir." diye haber vermektedir.
Çelebi Sultan Mehmet döneminde ve Sultan II. Abdülhamit döneminde Söğütte yeni imar çalışmaları yapılmıştır. II. Abdülhamit, saray muhafızlarını Söğüt ve çevresi gençlerinden seçtiği gibi Karakeçili Aşiretinin Söğütü ziyaretlerine de resmi bir sıfat kazandırmıştır. Söğüte 1905de kendi adıyla da anılan bir cami ve bir okul yaptırmıştır. Mondros Mütarekesi ( 30 Ekim 1918 ) sonrasında Anadolunun pek çok yeri gibi Söğüt de işgal edilmiştir. Kurtarıldığında ise eski Söğütten pek fazla bir şey kalmamıştır.

Kurtuluş Savaşı Döneminde Söğüt:
Milli Mücadele yıllarında Ertuğrul Sancağına (Bilecik) bağlı bir kaza merkezi olan Söğüt ve çevresi halkı, Anadoluda Yunan işgalinin başladığı ilk günden itibaren maddî ve manevî bütün gücünü vatanın kurtarılması için seferber etmiştir. İşgal hareketiyle birlikte yörede Mudafa-i Hukuk Cemiyetleri kurulmuştur. Ayrıca Gündüzbey Taburu ve Savcıbey Müfrezesi olmak üzere pek çok milli müfrezeler teşkil edilmiştir. İnönü cephesi adıyla bilinen Gündüzbey, Tekke ve Kanlıtepe İstihkâmları 1921de şubat ve mart ayları boyunca Söğüt ve çevresi halkı tarafından kazılmıştır. Bu arada Söğüt, çevre il ve ilçeleri de düşmana karşı direnmeye davet etmiştir. Söğüt Müdafai Hukuk Cemiyeti, Bilecik, Yenişehir, Göynük, Geyve, Nallıhan, Mudurnu, Eskişehir, Kütahya, Mihallıçık, Simav, Gediz, Uşak, Sivrihisar sancak ve kazalarıyla Osmaneli, Taraklı, Küplü, Emet, Pazarcık, Tavşanlı, Seyitgazi Nahiye ve Belediye Mudafai Hukuk Cemiyetlerine gönderdiği 9-10 Temmuz 1920 tarihli telgraflarında: " ... Önünden kaçtığınız düşmanın kuvvet ve kıymeti nedir? Bu Müslüman yurdunda bu sefil düşmana karşı koyacak, ırzına, dinine, toprağına, kitabına sadık, ecdadına layık evladı kalmadı mı? Tüfeği olmayanların orak ve baltası da mı yoktur? Ecdadın lânetine muhatap kalmayı Söğüt halkı asla kabul etmeyecektir. İmkân her nereye kadar müsait ise erkek, dişi, genç, ihtiyar düşman karşısına gideceğiz. Sizleri de Müslüman Türk kanını din ve namus hissiyatınızı bizimle beraber çalışmaya her fikri, her nifakı bugün için terk etmeye davet ediyoruz. Din, namus ve vatan namına ... yarına kadar netayici teşebbüsatınıza dair cevabınızı bekleyerek evlatlarınızı cepheye göndermek üzere sözümüze burada hitam veriyoruz." diyordu.
Bununla birlikte Söğüt ve çevresi maddi olarak da büyük fedakarlıklarda bulunmuştur. Yapılan nakdî yardımların yanı sıra askerlere yiyecek ve giyecek yardımı da yapılmıştır. Teşkil ettikleri millî müfrezelerin silah ve mühimmatını da kendileri temin etmişlerdir. Yöre toprakları 8-11 Ocak 1921 tarihleri arası üç gün, 24 Mart 21 Nisan 1921 tarihleri arasında sekiz gün, 12 Temmuz 1921- 06 Eylül 1922 tarihleri arasında 13 ay, 25 gün olmak üzere Yunan işgalinde kalmıştır. Bu işgaller sırasında Söğüt yakılmış, Ertuğrul Gazinin türbesi kurşunlanarak tahrip edilmiştir. Bugün türbenin kepenklerindeki delikler bu mezalimin kalıntılarıdır. Millî Mücadele ile başlayan milli uyanış bugün ülkemizde olduğu gibi Söğütte de artarak devam etmektedir. Her geçen gün Söğüt daha da güzelleşmekte ve gelişmektedir. Söğüt hem kuruluşta hem kurtuluşta gerçekten Ertuğrul Ocağı olarak vazifesini eksiksiz yapmıştır.


www.sogut.gov.tr'dan alıntıdır.
 

Genel Forum Sitesi

Forum Sitesi - Forumzar.COM

Forumzar.COM olarak, Türkçe forum sitesi denildiğinde akla gelen ilk adres olarak, geniş kapsamlı genel forum platformumuzda buluşuyoruz. Türkiye'nin en büyük Türkçe forum siteleri arasında yer almanın gururunu yaşıyoruz. Çeşitli konu başlıklarında aktif bir şekilde paylaşımların yapıldığı, her konuda interaktif ve bilgilendirici tartışmalara katılmak için bizi takip edin! ve bir dakikanızı ayırarak forum sitemize üye olun!

Forum Siteleri

Bilgi paylaştıkça çoğalır sloganı ile ilerleyen forum sitesi platformumuza, siz de üye olarak forum sitemizde açılan konulara katılabilir ve ilgi alanınıza uygun konular açarak siz de paylaşımda bulunabilirsiniz.