Gezi davasından yaklaşık beş yıldır hapis yatan Osman Kavala... Tam beraat etmek üzereyken Amerikalı Prof. Henri Barkey’le bir akşam yemeği yediği ortaya atılınca yeniden tutuklama kararının çıkması. Aradan geçen uzun bir zaman sonra CHP Washington Temsilcisi Yurter Özcan’ın “Barkey’le akşam yemeğini yiyen Osman Kavala değil gazeteci Aydıntaşbaş’tı” deyivermesi. Barkey’nin de isim vermeden yemek yediği kişinin Kavala değil, “ünlü bir gazeteci” olduğunu söyleyivermesi. Aslı Aydıntaşbaş’ın yediği yemeği de, Henri Barkey’i de yakından tanıdığını inkar etmesi... Tam bir bulmaca.
Bizde yayımlanan haberlerde Barkey’den “eski CIA” görevlisi diye söz ediliyor. Yahu adam ABD’de LeHigh Üniversitesi öğretim üyesi. CIA ajanlığı nereden çıktı? Neyse... Biz dönelim konumuza. Şu anda bütün gözler Aslı Aydıntaşbaş’a çevrilmiş durumda. Cep telefonu kullanım dışıymış. Öğrenildiğine göre Eylül ayında Washington’daki düşünce kuruluşu Brookings Institute’da Avrupa programı uzmanı olarak görev almaya hazırlanıyormuş.
Gelelim Karaköy Lokantası’nda o akşam Barkey’le kimin yemek yediğine. Bildiğim bir husus bir arkadaşımın bana anlattığı. 15 Temmuz 2016 gecesi Büyükada Splendid Otel’deki mahut toplantının ertesi akşamı Karaköy Lokantası’nda Barkey’in ona söyledikleri: Herhalde uzun bir zaman bir daha buraya gelemeyeceğim.”
Bunları yazarken Aslı Aydıntaşbaş’la ilgili bir anımı da anlatmadan geçmek istemiyorum. Kendisini 1990’lı yılların başında çömez bir gazeteci olarak tanımıştım. Babası mimar Halis Aydıntaşbaş o zamanlar Türk-Yunan Dostluk Derneği’nin başkanı, ben de dernek yönetim kurulunda üyeydim.
1995 yılında Fener Rum Patriği Bartholomeos Hazreti İsa’nın 12 havarisinden, Aziz Yahya olarak da bilinen Saint Jean’ın “Esinler” kitabını yazışının 1900. Yıldönümü nedeniyle bir gemi seyahati düzenlemişti. Patrik Bartholomeos ve davetlileri gemiyle Ege Denizi’ne açılacak, Saint Jean’ın Selçuk’ta bulunan mezarını, ardından da Patmos Adası’nda yıllarca yaşadığı çilehanesini ziyaret edecekti.
Patrik geziye bir grup gazeteci de davet etmişti. Hatırladığım isimler Özcan Ercan,
Gemimiz Ege sularına açıldı. Uluslararası sularda Yunan gemileriyle karşılandı. O sırada öğrendik ki demirleyeceğimiz Kuşadası Limanı’nda patrik bizlerden ayrılacak ve başka bir gemiyle Patmos Adası’na devam edecek. Kuşadası limanına demirledikten bir süre sonra bizim gemide genç bir gazeteci ortaya çıktı: Aslı Aydıntaşbaş.
Kendisinin neden İstanbul’dan değil de Kuşadası’ndan gemiye bindiğini sormak aklımıza gelmedi doğrusu. Herkese gayet saygılı davranan bu genç gazeteci bir süre sonra ortadan kayboldu. Meğer hanım kızımız bizleri atlatıp Patrik’in gemisine binmiş. Bunu başarmak için artık hangi bağlantıları kurduysa... Onu bilemem.
Biz gazeteci grubu yapılanı kendimize saygısızlık addettik. Prof. Kriton Curi aracılığıyla Patrik Bartholomeos’a mesaj gönderdik. Mesajımız şuydu: Patrik eğer genç gazeteciyi gemisinden indirmezse geziyi izlemeyi kesip derhal İstanbul’a döneceğiz.
Aradan bir kaç saat geçti geçmedi, küçük hanım gemiden indi. İner inmez de pür hiddet üstümüze doğru yürüdü. Bir yandan da barbar bağırıyordu. Bir süre sonra öğrendik ki hanım kızımız eşyalarını toplayıp İstanbul’a dönmüş.
Bu küçük hanım büyüdü. ABD ve Türkiye medyasında kendine bayağı bir yer edindi. Sonra ismi pek duyulmaz oldu. Şimdi de bir casusluk davasının baş kahramanı olarak gündeme oturdu. Diyeceğim o ki, bir insan boyundan büyük (fiziksel olarak da) işlere bulaştığında bugün değilse yarın başının fena halde ağrıması kaçınılmazdır.
Bunları yazdıktan sonra Aslı Aydıntaşbaş’a bir kaç soru da ben yönelteyim:
-Uzun zamandır HDP eş başkanı Garo Paylan’ın hayat arkadaşısınız. Bu arkadaşlığın HDP içinde ciddi huzursuzluk yarattığı söylentileri var. Acaba bu söylentilerin doğruluk payı nedir?
-Külliye’de beş muktedirden bir kaçıyla yakın bağlantınız olduğu söyleniyor. Buna ne diyeceksiniz?
-Kurban Bayramı’nda Türkiye’ye gelen ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komite Başkanı Greg Meeks ve heyetiyle görüşmek için çeşitli kanallara baş vurduktan sonra Garo Paylan ve kendiniz için randevu alabildiğiniz, görüşmede “Siz CHP’yi tanımıyorsunuz. Özgürlükçü ve demokrat söylemlerine bakmayın. Çok katı tandansları olan bir partidir. Seçimleri kazanırlarsa hiç ummadığınız hamleler yapabilir, sizi şaşırtabilirler,” dediğiniz doğru mu?
-İstanbul Kent Konseyi üyeliğine hangi kanaldan, hangi niteliğinizle seçildiniz?
-Washington Post’ta Op-Ed sayfasında kim size yazı yazdırıyor? Bunu başarmak her babayiğit gazetecinin harcı olmadığı için sordum.
Bizde yayımlanan haberlerde Barkey’den “eski CIA” görevlisi diye söz ediliyor. Yahu adam ABD’de LeHigh Üniversitesi öğretim üyesi. CIA ajanlığı nereden çıktı? Neyse... Biz dönelim konumuza. Şu anda bütün gözler Aslı Aydıntaşbaş’a çevrilmiş durumda. Cep telefonu kullanım dışıymış. Öğrenildiğine göre Eylül ayında Washington’daki düşünce kuruluşu Brookings Institute’da Avrupa programı uzmanı olarak görev almaya hazırlanıyormuş.
Gelelim Karaköy Lokantası’nda o akşam Barkey’le kimin yemek yediğine. Bildiğim bir husus bir arkadaşımın bana anlattığı. 15 Temmuz 2016 gecesi Büyükada Splendid Otel’deki mahut toplantının ertesi akşamı Karaköy Lokantası’nda Barkey’in ona söyledikleri: Herhalde uzun bir zaman bir daha buraya gelemeyeceğim.”
Bunları yazarken Aslı Aydıntaşbaş’la ilgili bir anımı da anlatmadan geçmek istemiyorum. Kendisini 1990’lı yılların başında çömez bir gazeteci olarak tanımıştım. Babası mimar Halis Aydıntaşbaş o zamanlar Türk-Yunan Dostluk Derneği’nin başkanı, ben de dernek yönetim kurulunda üyeydim.
1995 yılında Fener Rum Patriği Bartholomeos Hazreti İsa’nın 12 havarisinden, Aziz Yahya olarak da bilinen Saint Jean’ın “Esinler” kitabını yazışının 1900. Yıldönümü nedeniyle bir gemi seyahati düzenlemişti. Patrik Bartholomeos ve davetlileri gemiyle Ege Denizi’ne açılacak, Saint Jean’ın Selçuk’ta bulunan mezarını, ardından da Patmos Adası’nda yıllarca yaşadığı çilehanesini ziyaret edecekti.
Patrik geziye bir grup gazeteci de davet etmişti. Hatırladığım isimler Özcan Ercan,
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için lütfen üye olunuz.
Giriş yap veya üye ol.
Lütfü Tınç, Pınar Türenç ve ben. Biz gazetecilerden başka Türk tarafından davetliler Prof. Kriton Curi, büyükelçi Üner Kırdar, Prof. Selçuk Erez ve siyasetçi Mehmet Dülger’di.Gemimiz Ege sularına açıldı. Uluslararası sularda Yunan gemileriyle karşılandı. O sırada öğrendik ki demirleyeceğimiz Kuşadası Limanı’nda patrik bizlerden ayrılacak ve başka bir gemiyle Patmos Adası’na devam edecek. Kuşadası limanına demirledikten bir süre sonra bizim gemide genç bir gazeteci ortaya çıktı: Aslı Aydıntaşbaş.
Kendisinin neden İstanbul’dan değil de Kuşadası’ndan gemiye bindiğini sormak aklımıza gelmedi doğrusu. Herkese gayet saygılı davranan bu genç gazeteci bir süre sonra ortadan kayboldu. Meğer hanım kızımız bizleri atlatıp Patrik’in gemisine binmiş. Bunu başarmak için artık hangi bağlantıları kurduysa... Onu bilemem.
Biz gazeteci grubu yapılanı kendimize saygısızlık addettik. Prof. Kriton Curi aracılığıyla Patrik Bartholomeos’a mesaj gönderdik. Mesajımız şuydu: Patrik eğer genç gazeteciyi gemisinden indirmezse geziyi izlemeyi kesip derhal İstanbul’a döneceğiz.
Aradan bir kaç saat geçti geçmedi, küçük hanım gemiden indi. İner inmez de pür hiddet üstümüze doğru yürüdü. Bir yandan da barbar bağırıyordu. Bir süre sonra öğrendik ki hanım kızımız eşyalarını toplayıp İstanbul’a dönmüş.
Bu küçük hanım büyüdü. ABD ve Türkiye medyasında kendine bayağı bir yer edindi. Sonra ismi pek duyulmaz oldu. Şimdi de bir casusluk davasının baş kahramanı olarak gündeme oturdu. Diyeceğim o ki, bir insan boyundan büyük (fiziksel olarak da) işlere bulaştığında bugün değilse yarın başının fena halde ağrıması kaçınılmazdır.
Bunları yazdıktan sonra Aslı Aydıntaşbaş’a bir kaç soru da ben yönelteyim:
-Uzun zamandır HDP eş başkanı Garo Paylan’ın hayat arkadaşısınız. Bu arkadaşlığın HDP içinde ciddi huzursuzluk yarattığı söylentileri var. Acaba bu söylentilerin doğruluk payı nedir?
-Külliye’de beş muktedirden bir kaçıyla yakın bağlantınız olduğu söyleniyor. Buna ne diyeceksiniz?
-Kurban Bayramı’nda Türkiye’ye gelen ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komite Başkanı Greg Meeks ve heyetiyle görüşmek için çeşitli kanallara baş vurduktan sonra Garo Paylan ve kendiniz için randevu alabildiğiniz, görüşmede “Siz CHP’yi tanımıyorsunuz. Özgürlükçü ve demokrat söylemlerine bakmayın. Çok katı tandansları olan bir partidir. Seçimleri kazanırlarsa hiç ummadığınız hamleler yapabilir, sizi şaşırtabilirler,” dediğiniz doğru mu?
-İstanbul Kent Konseyi üyeliğine hangi kanaldan, hangi niteliğinizle seçildiniz?
-Washington Post’ta Op-Ed sayfasında kim size yazı yazdırıyor? Bunu başarmak her babayiğit gazetecinin harcı olmadığı için sordum.
Sorularım bundan ibaret. Cevaplarını alırsam virgülüne dokunmadan köşemde yayımlayacağım.