Serdar Ali Çelikler şunları söyledi: "Ben Kadıköy'de çok fazla Beşiktaş maçı izledim, Beşiktaş pek sinmez. Zaman zaman Galatasaray deplasmanlarında sindiği maçlar oluyor ama ben Beşiktaş'ın çekindiği, karşılık veremediği bir Fenerbahçe maçı hatırlamıyorum. Kötü kadrolarla gelip yenildiği dönemleri hatırlıyorum ama ezildiği, sindiği bir maçı hatırlamıyorum. Pancu'luk maçı, 4-1'lik, 5-1'lik maçları falan hatırlıyorum. Bu da onlardan bir tanesiydi. Beşiktaşlılar Çarşı'da oturup "10 kişiyle Fener'i dörtlediğimiz maçı hatırlıyor musun?" dediklerinde "hangisini, ikisini birden mi?" diyebilecek pozisyona geldiler, bu çok güzel bir şey takım için. Bu da çok büyük bir zafer, özellikle vurgulanması gerekiyor. Çok önemli bir galibiyet. Bunu sağlayan da Beşiktaş'ın sinmeme kültürü ve Şenol Hoca'nın kaybedecek bir şeyim yok dediği andan itibaren değişen oyunla alakalı. Fenerbahçe'nin korkunç hataları var, yapamama değil yapmama işi var. Buna karşılık Beşiktaş'ın da "Buradan ya çıkacağız, ya öleceğiz" deyip bütün riskleri alarak, kendisine inanarak, hayal ederek maçı çevirmesi var. Bu minvalde de ayrıca takdire şayan." "Fenerbahçe futbolcuları açısından utanç verici bir mağlubiyettir. Hocası açısından utanç verici bir mağlubiyettir." "Mert bence kaçan penaltıda geç yatarak da Valencia'yı etkiledi. Bir tane daha 4-3 var değil mi? Beşiktaş sürekli 4 atıyor Fener'e. "Arkayı Fenerleyelim beyler!" Bu nedir biliyor musunuz? O zamanlar İstanbul'da yaygın ulaşım aracı minibüstü ve bütün koltuklar üç kişilik olmakla beraber en arka koltuk dört kişilikti. Üç kişi sığıyordu, dördüncü de sıkışarak sığabilirdi. Minibüsçü de, Beşiktaş minibüslerinde özellikle, minibüse binen vatandaşa "dörtleyelim" anlamında "Arkayı Fenerleyelim beyler!" derdi.