Bu hafta içinde Moldova’nın başkenti Kişinev’de çok önemli bir toplantı vardı. Kişinev’de Avrupa Siyaset Topluluğu’nun liderleri ikinci zirve konferanslarını düzenleyeceklerdi. Zirveye AB’ye üye 27 ülkenin ve bunlara ek olarak Avrupa’ya komşu kabul edilen 47 devletin liderleri davet edilmişti. Biri hariç liderlerin hepsi davete icabet etti. Bu biri ise Türkiye Cumhuriyeti’nin üçüncü kez Cumhurbaşkanlığına seçilen Recep Tayyip Erdoğan’dı. Erdoğan davete katılmama mazereti bile bildirme gereği duymamıştı anlaşılan. Belki sağlık sorunları el vermemişti;belki de kabine kurma telaşı içinde kendisine gönderilen daveti “unutuvermişti”. Ancak Batı Türkiye’yi “unutmamış” ve üstüne düşeni yaparak Ankara’ya davetiyeyi göndermişti.
Daha önce bir kere yazmıştım. Bir daha yazayım. Avrupa Siyaset Topluluğu Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un projesi. Macron projesini, Fransa’nın eski Cumhurbaşkanlarından Jacques Chirac’ın 2000 yılında, Almanya’yı ziyareti sırasında ilk kez ortaya attığı “iki vitesli Avrupa” fikri üstüne bina etmiş.
PROJENİN HEDEFİ RUSYA
Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Avrupa Siyaset Topluluğu projesini Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişiminden hemen sonra açıklamış, ilk zirve de Ekim 2022’de Çekya’nın başkenti Prag’da yapılmıştı. Prag zirvesine Erdoğan büyük bir memnunlukla katılmış, ancak konferansın kapanış yemeğinde Yunanistan Başbakanı Kyriakos Miçotakis’le sert bir tartışmaya girmişti. Projeye özellikle dahil edilmeyen iki ülke var. Onlar Rusya ve Belarus. Rusya’nın davet edilmeyişinin sebebi Ukrayna’yı işgal girişimini sürdürmesi. Belarus ise Rusya’nın has müttefiki olduğu için proje kapsamı dışında tutuldu.
ABD’den yayın yapan Politico internet sitesi zirveyle ilgili haberinin başlığını şöyle attı:”Erdoğan Avrupa Zirvesinden Çekildi.”
RUSYA’NIN TEPKİSİNDEN ÇEKİNMİŞ
Haberde proje dahilindeki ülkelerin, hatta Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan’ın da davete icabet ettikleri, ancak Erdoğan’ın Kişinev’e gitmediği özellikle vurgulanıyor. Haberin altlarında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçimlerden yeni çıktığının , kabinesini açıklama çalışmalarıyla meşgul olduğunun altı çiziliyor.
Ancak konuştuğum bazı diplomatik kaynaklar Tayyip Erdoğan’ın özellikle 2016 sonrasında Rusya Lideri Vladimir Putin’le çok yakın ilişkiler kurması nedeniyle Putin’i kızdırmamak için Kişinev’e gitmediğini söylüyorlar. Kaynakların özellikle altını çizdikleri nokta ise Erdoğan’ın bir yandan Ortadoğu’nun lideri olarak kendini kabul ettirmek, öte yandan da Batı’yla ilişkileri kısmen iyi tutmaya çalışırken Ankara’nın yüzünü Avrasya bölgesine döndürmek istemesi olması.
Bu kadar çoklu hedef tutar mı tutmaz mı onu bilmem. Ancak ortaya çıkan gerçek uzun zamandır üstünde düşündüğüm ve nihayet teşhisini koyduğum bir meseleyle ilgili. Erdoğan kendini hiç bir zaman Batı’ya yakın hissetmedi. Hissetmediği gibi Batı’dan, kültüründen, demokratik değerlerinden hiç mi hiç hazzetmedi. Kendini hep Ortadoğulu olarak gördü. Avrasyacılık peşinde koşarken de kendini güvende hissetti. Bugün Türkiye böyle bir “Erdoğanizm” tarafından yönetiliyor. Burada bir de şu hususa dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu son gelişmeden sonra Batı’nın, yani Avrupa’nın, Erdoğan’la Türkiye’yi ayrı ayrı değerlendirdiği ve Türkiye’den vaz geçmek istemediği anlaşılıyor.
Bu içeriğin kaynağı Muhalif haber sitesidir.
Daha önce bir kere yazmıştım. Bir daha yazayım. Avrupa Siyaset Topluluğu Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un projesi. Macron projesini, Fransa’nın eski Cumhurbaşkanlarından Jacques Chirac’ın 2000 yılında, Almanya’yı ziyareti sırasında ilk kez ortaya attığı “iki vitesli Avrupa” fikri üstüne bina etmiş.
PROJENİN HEDEFİ RUSYA
Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Avrupa Siyaset Topluluğu projesini Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişiminden hemen sonra açıklamış, ilk zirve de Ekim 2022’de Çekya’nın başkenti Prag’da yapılmıştı. Prag zirvesine Erdoğan büyük bir memnunlukla katılmış, ancak konferansın kapanış yemeğinde Yunanistan Başbakanı Kyriakos Miçotakis’le sert bir tartışmaya girmişti. Projeye özellikle dahil edilmeyen iki ülke var. Onlar Rusya ve Belarus. Rusya’nın davet edilmeyişinin sebebi Ukrayna’yı işgal girişimini sürdürmesi. Belarus ise Rusya’nın has müttefiki olduğu için proje kapsamı dışında tutuldu.
ABD’den yayın yapan Politico internet sitesi zirveyle ilgili haberinin başlığını şöyle attı:”Erdoğan Avrupa Zirvesinden Çekildi.”
RUSYA’NIN TEPKİSİNDEN ÇEKİNMİŞ
Haberde proje dahilindeki ülkelerin, hatta Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan’ın da davete icabet ettikleri, ancak Erdoğan’ın Kişinev’e gitmediği özellikle vurgulanıyor. Haberin altlarında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçimlerden yeni çıktığının , kabinesini açıklama çalışmalarıyla meşgul olduğunun altı çiziliyor.
Ancak konuştuğum bazı diplomatik kaynaklar Tayyip Erdoğan’ın özellikle 2016 sonrasında Rusya Lideri Vladimir Putin’le çok yakın ilişkiler kurması nedeniyle Putin’i kızdırmamak için Kişinev’e gitmediğini söylüyorlar. Kaynakların özellikle altını çizdikleri nokta ise Erdoğan’ın bir yandan Ortadoğu’nun lideri olarak kendini kabul ettirmek, öte yandan da Batı’yla ilişkileri kısmen iyi tutmaya çalışırken Ankara’nın yüzünü Avrasya bölgesine döndürmek istemesi olması.
Bu kadar çoklu hedef tutar mı tutmaz mı onu bilmem. Ancak ortaya çıkan gerçek uzun zamandır üstünde düşündüğüm ve nihayet teşhisini koyduğum bir meseleyle ilgili. Erdoğan kendini hiç bir zaman Batı’ya yakın hissetmedi. Hissetmediği gibi Batı’dan, kültüründen, demokratik değerlerinden hiç mi hiç hazzetmedi. Kendini hep Ortadoğulu olarak gördü. Avrasyacılık peşinde koşarken de kendini güvende hissetti. Bugün Türkiye böyle bir “Erdoğanizm” tarafından yönetiliyor. Burada bir de şu hususa dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu son gelişmeden sonra Batı’nın, yani Avrupa’nın, Erdoğan’la Türkiye’yi ayrı ayrı değerlendirdiği ve Türkiye’den vaz geçmek istemediği anlaşılıyor.
Bu içeriğin kaynağı Muhalif haber sitesidir.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için lütfen üye olunuz.
Giriş yap veya üye ol.