Emre ESMER
Moderatör
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, bugün Karar TV’nin “Gündem Özel” programında Elif Çakır ile Taha Akyol’un sorularını yanıtladı.
Akşener, A Haber yayınında kendisi ile ilişkin Onur Erim’in “Teröre eli değmemesi önemli değil başka şekilde değmiştir, bilemiyorum” sözlerine ilişkin soruya şu yanıtı verdi:
“2015’te ben 59 yaşındayken, eşimi aldatmışım gibi ima ettiler. O zaman neyi gördüm biliyor musunuz? Mücadelemin esası o. Sizin yaşınızdaki, benden çok daha genç kadınların başı açık, kapalı fark etmiyor yaşadıkları bana yansımaya başladı. Tunceli’den de arayan oldu, İstanbul’dan da arayan oldu… Ben o zaman ayağa kalkıp bir mücadele başlattım. O mücadele bugün, beni karşınızda oturan bir partinin genel başkanı etti. Bu tür konuşmalar, hep yol su elektrik olarak bizzatihi Erdoğan’a gider. Yorgunluğum gider benim şimdi, 15 Mayıs sabahına kadar nefes almadan çalışmazsam namerdim. Kılıçdaroğlu’nu seçtirmek için derim soyulacak artık. Niye? Çünkü bu tür konularda özne ben değilim, cinsiyetim. Bir erkek politikacıya bu söylenmezdi, hakaret edilebilir, PKK’lı denilir, bir sürü şey söylenebilir ama cinsiyetini çağrıştıracak… Şuur altı devreye giriyor, ağızdan o çıkıyor. Dolayısıyla bu ilişkin kişi önceden de başka bir hakarette bulunmuştu. Ben çok dikkatle mahkemeye veririm herkesi, öbüründe de yaptığım gibi.
Cumhurbaşkanı kadınlara kalkıp ‘sürtük’ derse olmaz…. Çok rahat bir biçimde bu erkekler konuşabiliyor, başına bir şey gelmeyeceğini düşündüğü için. Anahtar cümle, ‘başına bir şey gelmeyeceğini bildiği için’…”
Cumhurbaşkanı adayları Muharrem İnce ve Sinan Oğan’a ilişkin ise Akşener, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Sayın İnce konusunda birlikte yol yürümeye dair, ‘Bir adım atılmaya kalkışılsa ben memnuniyet duyarım’ dedim. Hala aynı yerde duruyorum. Bu Sinan Bey için de geçerli. Ama Sinan Bey’in birinci hedefi MHP’nin başına geçmek. Dolayısıyla tariflediği şey, milliyetçi bir Cumhurbaşkanı adayı. Ben iki ismin de adaylığına saygı duyuyorum ama bizim adayımız Sayın Kılıçdaroğlu. Bu iki arkadaşın adaylığına dair çirkin cümleler kurulmasını doğru bulmuyorum. Ben buna çok dikkat ediyorum, kendi yaşadıklarımı bir başkasına asla yapmadım. Bilmeden birini incitmişsem de özür dilemişimdir. Bu dilin artık Türkiye’den gitmesi lazım. Yukarıdan aşağı doğru inen sistemi ortadan kaldırmamız lazım. Sayın Oğan’ın ve Sayın İnce’nin ikinci turda Sayın Kılıçdaroğlu’nun desteklenmesi açısından görüşülmesini doğru buluyorum.”
Sistemin değiştirilmesi gerektiğini belirten Akşener şunları dedi:
“Ben Sayın Erdoğan’ı sorumlu tuttuğum için bu ucube sistemi değiştirmek için bugün hiçbir şeye talip değilim ama çalışıyorum. Bu iş kazanılsın diye gayret ediyorum. Benim derdim öznesi. Özel hayatım ile ilişkin öfkem olabilir ama ben bu ucube sistemin bir insanı ne hale getirdiğini gördüm dolayısıyla birinci önceliğimiz bu sistemi değiştirip güçlendirilmiş demokrasinin değer setlerine uygun düzeneği kurmamız lazım.”
“En önemli konuda da bir orta yol bulundu. İki belediye başkanı Sayın Kılıçdaroğlu tarafından evime gönderildi ve bu teklif de oradan geldi. Tek başına Sayın Kılıçdaroğlu’nun yürüdüğü bir ortamda daha fazla sopa yenilecekti daha da iğrençlikler olacaktı. Şimdi hepimiz göğsümüzde bir top tutuyoruz. Ben neler oldum, Mansur Bey’e neler deniliyor? Yapılan hakaretleri, saldırıları paylaşıyoruz. Milletime bir sözüm vardı, yerine getirdim. ’Bu konu orada teklif edildi, anlaştık, Sayın Kılıçdaroğlu ile buluştuk. Geldik masaya. Ben bu metnin bilindiğini ve o metni imzalayacağımızı bildiğimiz için geldim. Fakat Sayın Babacan ikisinin başkan yardımcısı olmasına itiraz etti. Gitti biri şehircilik bakanı, biri afet bakanı olsun diye teklifte bulundu. Sonra ben meselenin kendisine ne olduğunu izah ettim sonra da anlaştık.
Millet İttifakı olarak ilk 100 güne hazırlandık. Kararnamelere kadar hazır. İYİ Parti’nin 100 gününde gündemimizde hemen ilk iş olarak biz 18-24 arasındaki işsiz gençlere ve evdeki kadınlara 2 bin 500 lira maaş bağlayacağız koşulsuz. Ondan sonra örneğin günde iki öğün devlet okullarında, kadın ağırlıklı bir istihdam yaratacağız burada, ondan sonra derhal çok hızlı biçimde ekonomide istikrar sağlanacak. Bizim vizyonumuz ’yaşatan Türkiye.’ İstikrar birinci öncelik, ekonomide biz bir enkaz devralacağız. Hukukun üstün olduğu, ekonominin patronu güvendir. Dolayısıyla bu güveni sağlayacak nedir, hukuk üstünlüğü, demokrasi, adalet, liyakat, nitelik, kayırmanın yandaşlığın ortadan kalkması. Tüm bunlara baktığınız zaman yolsuzluğu ortadan kaldırıyoruz, israfı ortadan kaldırıyorsunuz. Dış politikada rasyonaliteyi uygulayacağız, ’şahsım, dostluk, sevgi’ midem bulanıyor artık... Şimdi bunları düzelttiğiniz zaman gelmez mi yatırımcı?
Hukuksuzluk hepimiz için var, KHK Mağdurları diye bir platform var. Şimdi Türkiye’de yargıda özellikle bu KHK’lılara yönelik iki şey oldu. Birincisi tırnak içinde zengin olanlar paralarına çöküldü, gittiler, gariban yandı bitti kül oldu. Bir de bunların beraat etmişleri var. İlginç olanı şu; beraat etmiş ama görevine iade edilmiyor bir de bu yargıda beraat etmiş. Dolayısıyla hukukun üstün olduğu bir yerde suçlu ile suçsuz ayırt edilir.
Akşener, Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçim kampanyasını şöyle değerlendirdi:
“Sakinlik, heyecan, hareket bunların tamamı sizin kendinizi nasıl hissettiğinizle alakalı. Çok zorluklarla başarı kazanırsanız çok yırtıcı olursunuz. Bazen de bekleyerek sakinlik üzerinden bir başarı öykünüz olur. O da sizin yolculuğunuzdur. Şimdi Kemal Bey bunun ikisinin arası. Ben hem kadın olduğum için hem de sizlerin kardeşi olduğum için ben yırtıcı tayfadanım.’’
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “14 Mayıs, Türkiye’yi tasfiye etmeye yönelik hazırlıkların her birini bir araya getirerek oluşturabilecek siyasi bir darbe girişimidir” sözlerine Akşener şu yanıtı verdi:
‘’Bu beyefendinin adını bile ağzıma almak istemiyorum. Gerçekten ruh sağlığı yerinde değil. 14 Mayıs kararını bizzat sayın Erdoğan aldı yahu. Bir video var. Cezbe taklidi var orada. Vallahi normal değil. Kime baktı bilmiyorum. Cezbeye kapıldığınız zaman gözünüzün tekiyle oraya da bakamazsınız. Bu arkadaşımız gerçekten ipin ucunu kaçırdı. Doğru Yol geleneğinden gelen bir arkadaşın millete ‘darbeci’ demesi mümkün değil.”
Akşener, sandık güvenliğine ilişkin şu açıklamayı yaptı:
“O sandığın namusu bizdedir. Gönüllü olarak özellikle gençleri sandıklara bizlere yardımcı olmak için davet ediyorum. Beğendikleri hangi parti olursa olsun. İkincisi, avukat yani hukukçu olan her bir özel personel arkadaşımızı da hangi partiyi seviyorlarsa onlardan gönüllü olarak yardımcı olmaya davet ediyorum.”
Akşener, A Haber yayınında kendisi ile ilişkin Onur Erim’in “Teröre eli değmemesi önemli değil başka şekilde değmiştir, bilemiyorum” sözlerine ilişkin soruya şu yanıtı verdi:
“2015’te ben 59 yaşındayken, eşimi aldatmışım gibi ima ettiler. O zaman neyi gördüm biliyor musunuz? Mücadelemin esası o. Sizin yaşınızdaki, benden çok daha genç kadınların başı açık, kapalı fark etmiyor yaşadıkları bana yansımaya başladı. Tunceli’den de arayan oldu, İstanbul’dan da arayan oldu… Ben o zaman ayağa kalkıp bir mücadele başlattım. O mücadele bugün, beni karşınızda oturan bir partinin genel başkanı etti. Bu tür konuşmalar, hep yol su elektrik olarak bizzatihi Erdoğan’a gider. Yorgunluğum gider benim şimdi, 15 Mayıs sabahına kadar nefes almadan çalışmazsam namerdim. Kılıçdaroğlu’nu seçtirmek için derim soyulacak artık. Niye? Çünkü bu tür konularda özne ben değilim, cinsiyetim. Bir erkek politikacıya bu söylenmezdi, hakaret edilebilir, PKK’lı denilir, bir sürü şey söylenebilir ama cinsiyetini çağrıştıracak… Şuur altı devreye giriyor, ağızdan o çıkıyor. Dolayısıyla bu ilişkin kişi önceden de başka bir hakarette bulunmuştu. Ben çok dikkatle mahkemeye veririm herkesi, öbüründe de yaptığım gibi.
Cumhurbaşkanı kadınlara kalkıp ‘sürtük’ derse olmaz…. Çok rahat bir biçimde bu erkekler konuşabiliyor, başına bir şey gelmeyeceğini düşündüğü için. Anahtar cümle, ‘başına bir şey gelmeyeceğini bildiği için’…”
”Sinan Bey’in birinci hedefi MHP’nin başına geçmek”
Cumhurbaşkanı adayları Muharrem İnce ve Sinan Oğan’a ilişkin ise Akşener, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Sayın İnce konusunda birlikte yol yürümeye dair, ‘Bir adım atılmaya kalkışılsa ben memnuniyet duyarım’ dedim. Hala aynı yerde duruyorum. Bu Sinan Bey için de geçerli. Ama Sinan Bey’in birinci hedefi MHP’nin başına geçmek. Dolayısıyla tariflediği şey, milliyetçi bir Cumhurbaşkanı adayı. Ben iki ismin de adaylığına saygı duyuyorum ama bizim adayımız Sayın Kılıçdaroğlu. Bu iki arkadaşın adaylığına dair çirkin cümleler kurulmasını doğru bulmuyorum. Ben buna çok dikkat ediyorum, kendi yaşadıklarımı bir başkasına asla yapmadım. Bilmeden birini incitmişsem de özür dilemişimdir. Bu dilin artık Türkiye’den gitmesi lazım. Yukarıdan aşağı doğru inen sistemi ortadan kaldırmamız lazım. Sayın Oğan’ın ve Sayın İnce’nin ikinci turda Sayın Kılıçdaroğlu’nun desteklenmesi açısından görüşülmesini doğru buluyorum.”
”Bu ucube sistemi değiştirmek için...”
Sistemin değiştirilmesi gerektiğini belirten Akşener şunları dedi:
“Ben Sayın Erdoğan’ı sorumlu tuttuğum için bu ucube sistemi değiştirmek için bugün hiçbir şeye talip değilim ama çalışıyorum. Bu iş kazanılsın diye gayret ediyorum. Benim derdim öznesi. Özel hayatım ile ilişkin öfkem olabilir ama ben bu ucube sistemin bir insanı ne hale getirdiğini gördüm dolayısıyla birinci önceliğimiz bu sistemi değiştirip güçlendirilmiş demokrasinin değer setlerine uygun düzeneği kurmamız lazım.”
“En önemli konuda da bir orta yol bulundu. İki belediye başkanı Sayın Kılıçdaroğlu tarafından evime gönderildi ve bu teklif de oradan geldi. Tek başına Sayın Kılıçdaroğlu’nun yürüdüğü bir ortamda daha fazla sopa yenilecekti daha da iğrençlikler olacaktı. Şimdi hepimiz göğsümüzde bir top tutuyoruz. Ben neler oldum, Mansur Bey’e neler deniliyor? Yapılan hakaretleri, saldırıları paylaşıyoruz. Milletime bir sözüm vardı, yerine getirdim. ’Bu konu orada teklif edildi, anlaştık, Sayın Kılıçdaroğlu ile buluştuk. Geldik masaya. Ben bu metnin bilindiğini ve o metni imzalayacağımızı bildiğimiz için geldim. Fakat Sayın Babacan ikisinin başkan yardımcısı olmasına itiraz etti. Gitti biri şehircilik bakanı, biri afet bakanı olsun diye teklifte bulundu. Sonra ben meselenin kendisine ne olduğunu izah ettim sonra da anlaştık.
”Bu güveni sağlayacak olan; demokrasi, adalet, liyakat, nitelik...”
Millet İttifakı olarak ilk 100 güne hazırlandık. Kararnamelere kadar hazır. İYİ Parti’nin 100 gününde gündemimizde hemen ilk iş olarak biz 18-24 arasındaki işsiz gençlere ve evdeki kadınlara 2 bin 500 lira maaş bağlayacağız koşulsuz. Ondan sonra örneğin günde iki öğün devlet okullarında, kadın ağırlıklı bir istihdam yaratacağız burada, ondan sonra derhal çok hızlı biçimde ekonomide istikrar sağlanacak. Bizim vizyonumuz ’yaşatan Türkiye.’ İstikrar birinci öncelik, ekonomide biz bir enkaz devralacağız. Hukukun üstün olduğu, ekonominin patronu güvendir. Dolayısıyla bu güveni sağlayacak nedir, hukuk üstünlüğü, demokrasi, adalet, liyakat, nitelik, kayırmanın yandaşlığın ortadan kalkması. Tüm bunlara baktığınız zaman yolsuzluğu ortadan kaldırıyoruz, israfı ortadan kaldırıyorsunuz. Dış politikada rasyonaliteyi uygulayacağız, ’şahsım, dostluk, sevgi’ midem bulanıyor artık... Şimdi bunları düzelttiğiniz zaman gelmez mi yatırımcı?
Hukuksuzluk hepimiz için var, KHK Mağdurları diye bir platform var. Şimdi Türkiye’de yargıda özellikle bu KHK’lılara yönelik iki şey oldu. Birincisi tırnak içinde zengin olanlar paralarına çöküldü, gittiler, gariban yandı bitti kül oldu. Bir de bunların beraat etmişleri var. İlginç olanı şu; beraat etmiş ama görevine iade edilmiyor bir de bu yargıda beraat etmiş. Dolayısıyla hukukun üstün olduğu bir yerde suçlu ile suçsuz ayırt edilir.
”Ben yırtıcı tayfadayım”
Akşener, Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçim kampanyasını şöyle değerlendirdi:
“Sakinlik, heyecan, hareket bunların tamamı sizin kendinizi nasıl hissettiğinizle alakalı. Çok zorluklarla başarı kazanırsanız çok yırtıcı olursunuz. Bazen de bekleyerek sakinlik üzerinden bir başarı öykünüz olur. O da sizin yolculuğunuzdur. Şimdi Kemal Bey bunun ikisinin arası. Ben hem kadın olduğum için hem de sizlerin kardeşi olduğum için ben yırtıcı tayfadanım.’’
Soylu’ya: Ruh sağlığı yerinde değil
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “14 Mayıs, Türkiye’yi tasfiye etmeye yönelik hazırlıkların her birini bir araya getirerek oluşturabilecek siyasi bir darbe girişimidir” sözlerine Akşener şu yanıtı verdi:
‘’Bu beyefendinin adını bile ağzıma almak istemiyorum. Gerçekten ruh sağlığı yerinde değil. 14 Mayıs kararını bizzat sayın Erdoğan aldı yahu. Bir video var. Cezbe taklidi var orada. Vallahi normal değil. Kime baktı bilmiyorum. Cezbeye kapıldığınız zaman gözünüzün tekiyle oraya da bakamazsınız. Bu arkadaşımız gerçekten ipin ucunu kaçırdı. Doğru Yol geleneğinden gelen bir arkadaşın millete ‘darbeci’ demesi mümkün değil.”
Akşener, sandık güvenliğine ilişkin şu açıklamayı yaptı:
“O sandığın namusu bizdedir. Gönüllü olarak özellikle gençleri sandıklara bizlere yardımcı olmak için davet ediyorum. Beğendikleri hangi parti olursa olsun. İkincisi, avukat yani hukukçu olan her bir özel personel arkadaşımızı da hangi partiyi seviyorlarsa onlardan gönüllü olarak yardımcı olmaya davet ediyorum.”