Akşam sefasıyla sohbet
Bir sonbahar akşamıydı,
Son demleriydi yaz aylarının
Acelem vardı yıkanmalıydı balkon...
Lakin çok sert bir rüzgar derin düşüncelere daldırdı beni
Hoş bir koku ''merhaba, ben burdayım'' dedi mesajıyla...
Bıraktım elimdekileri, aradım bu mesajın sahibini
Öyle çoktuki çiçeklerin çeşitleri...
Nasıl bulacaktım bu selam atanı?...
Evet, işte bulmuştum, orada bana gülümsüyordu...
Eğildim onunla konuşmaya başladım.
Dedim ''siz, biz sizi seyredelim diye açmaz mısınız çiçeklerinizi?''
Dedi ''hayır, öyle olsaydı bu rüzgarda ben niye açayım ki?
Hoş kimsede yok, bana bakan burda bu ayazda,''
Dedim ''o zaman neden açtın bu ayazda bu gece?
Bilirim senin ömrün bu gecedir...
Sabaha dek, gün kızıl ışığını yayana dek...''
Dedi ''olsun, benim bu gece açmam gerek
Varsın yarın kardeşlerim açsın...''
Dedim ''seni bu kadar güçlü kılan nedir?
Bu ayazda bu denli güzel bir renk armonisi
ve hoş bir rayiha yaymışsın...
Değer mi bunca emeğini heder etmeye?...''
Dedi ''sakın öyle deme,
Değmez mi !
Benki kulluğumu yaşamam gerek.
Bu gece benim burada ki söz verdiğim gecedir.
Yüce sevgilime sözüm vardır.
Onun için yaşayacağım son demlerimi,
Onun için bekledim bunca zaman
Nasıl vefasızlık ederim,
Bak değer mi diyorsun bana
Değdi işte, ben bu ayazda sana kulluğu öğrettim,
O’na sadık olmayı öğrettim,
Unutma sen de sadık ol sen de vefalı ol!
Velevki seni beğenmeseler de
Velevki seni takdir etmeseler de
Unutma her yaratılmışın bir görevi vardır burda...
Sen de bilki senin de bu aleme gelişinin hikmeti vardır,
Sen yeterki bu hikmeti hakkıyla işle....
Belki çok konuştum sana hal diliyle
Benki aciz bir AKŞAM SEFASIYIM
Çoğu bazen basar geçer üstümden
Ama madem sen sordun bende söyledim...
Bırak bu sırrı isteyenler okusun,
Sen bana nasibinle geldin
Bu sırra da nasibi olanlar gelecektir...''
Bezm-i Elest/ İlahiaşk.....
Mihrican Ulupınar
2007
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için lütfen üye olunuz.
Giriş yap veya üye ol.
Bir sonbahar akşamıydı,
Son demleriydi yaz aylarının
Acelem vardı yıkanmalıydı balkon...
Lakin çok sert bir rüzgar derin düşüncelere daldırdı beni
Hoş bir koku ''merhaba, ben burdayım'' dedi mesajıyla...
Bıraktım elimdekileri, aradım bu mesajın sahibini
Öyle çoktuki çiçeklerin çeşitleri...
Nasıl bulacaktım bu selam atanı?...
Evet, işte bulmuştum, orada bana gülümsüyordu...
Eğildim onunla konuşmaya başladım.
Dedim ''siz, biz sizi seyredelim diye açmaz mısınız çiçeklerinizi?''
Dedi ''hayır, öyle olsaydı bu rüzgarda ben niye açayım ki?
Hoş kimsede yok, bana bakan burda bu ayazda,''
Dedim ''o zaman neden açtın bu ayazda bu gece?
Bilirim senin ömrün bu gecedir...
Sabaha dek, gün kızıl ışığını yayana dek...''
Dedi ''olsun, benim bu gece açmam gerek
Varsın yarın kardeşlerim açsın...''
Dedim ''seni bu kadar güçlü kılan nedir?
Bu ayazda bu denli güzel bir renk armonisi
ve hoş bir rayiha yaymışsın...
Değer mi bunca emeğini heder etmeye?...''
Dedi ''sakın öyle deme,
Değmez mi !
Benki kulluğumu yaşamam gerek.
Bu gece benim burada ki söz verdiğim gecedir.
Yüce sevgilime sözüm vardır.
Onun için yaşayacağım son demlerimi,
Onun için bekledim bunca zaman
Nasıl vefasızlık ederim,
Bak değer mi diyorsun bana
Değdi işte, ben bu ayazda sana kulluğu öğrettim,
O’na sadık olmayı öğrettim,
Unutma sen de sadık ol sen de vefalı ol!
Velevki seni beğenmeseler de
Velevki seni takdir etmeseler de
Unutma her yaratılmışın bir görevi vardır burda...
Sen de bilki senin de bu aleme gelişinin hikmeti vardır,
Sen yeterki bu hikmeti hakkıyla işle....
Belki çok konuştum sana hal diliyle
Benki aciz bir AKŞAM SEFASIYIM
Çoğu bazen basar geçer üstümden
Ama madem sen sordun bende söyledim...
Bırak bu sırrı isteyenler okusun,
Sen bana nasibinle geldin
Bu sırra da nasibi olanlar gelecektir...''
Bezm-i Elest/ İlahiaşk.....
Mihrican Ulupınar
2007