Ağrının tarihine ilişkin olarak Ağrının tarihi diye anlatılanlar aslında uzun süre il merkezi durumunda olan Doğubayazıt tarihidir. Doğubayazıtın İran sınırında Türkiyeİran transit yolunun geçiş noktasında bulunması, tarihi bakımdan buranın önemini artırmıştır. İlçe zengin bir tarihe sahiptir. Eski Bayazıtta ve kalede Urartu mezarlarının oluşu, şehrin tarihini çok eskilere dayandırmaktadır. Doğubayazıtın ilk kurulduğu yer, Yukarı Bayazıttaki eski kaledir. Kale, Trabzon yolu güzergahında bir gümrük merkezi olarak sürekli gelişimi sağlamıştır. Bayazıt Kalesi her devirden izler taşır. Urartular Van'dan Alagöz Dağı'ndan, Gökçe Göle kadar uzandığı için Bayazıt, uzun süre onların egemenliğinde kaldı. 625 yılında Aras kıyılarına gelen Hazar Türkleri tarafından zapt edildi.
MÖ 250 yılında bölge Pers Krallığı ile Roma İmparatorluğu arasında birkaç defa el değiştirdi. Küçük Arsaklılar (MÖ 150 MS 430) Çağı'nda, Bayazıt Ovası'na Gokovit sancağı adı veriliyordu. Burası Digor ile Iğdır Kalesi'ndeki çift başkenti de içine almaktaydı. Sonradan belirli aralıklarla Romalılar, İranlılar, Araplar, Bagratlar ve Bizanslıların yönetimine girdi. Alparslanın ilk batı seferi sırasında (1064) Kars bölgesi ve Ağrı çevresi ile birlikte, Doğubayazıt da Bizanslılardan alınarak Selçuklulara bağlı Anışedatları Beyliği'ne (1064 - 1200) verildi. 1207 1255 arasında bölge, Sökmenlerin eline geçti. 1231 yılında Doğu Anadolu ile birlikte Moğol istilasına uğradı. Bölge 1239 yılında Cengizlerin kontrolüne geçti. 1358 yılında İlhanlılara varis olan Celayirlilere geçti.
Moğollar ve onların birer kolu olan İlhanlılar ve Celayirliler uzun süre buraları otlak ve yayla olarak kullandılar, ordularını beslediler. Moğollulardan Orgun Hanç Aladağda bir saray yaptırdı. Daryunk Hisarı yani eski Bayazıt Kalesi yıkılmış olduğundan, yukarı Aras bölgesine egemen olarak Anı valisi olan Celali Şehzade Bayazıt Han 1374'te Ahlat ve Van bölgesinden gelerek Aras boyuna saldıran Karakoyunlu hükümdarı Bayram Hoca (1366-1380) ordusuna karşı şimdiki Bayazıt Kalesi yerine bir kale yaptırdığından o tarihten sonra buraya Bayazıt Kalesi denildi. İşte şehrin adının Celalioğulları'ndan bu şehzade Bayazıttan geldiği sanılmaktadır. Bayazıt sonradan Esinoğullarına, 1368 ve 1382de Karakoyunlu, 1386 Timur idaresine, 1406da tekrar Karakoyunluların eline geçti. 1469-1502 arasında Akkoyunlulara bağlandı. Şaruz Savaşı'ndan Akkoyunluları yenen Safeviler, bölgedeki etkinliklerini genişletip, (1502-1576) 76 yıl kadar burayı yönettiler.
Yavuz Sultan Selim Çaldırana, Kanuni Sultan Süleyman Tebrize, IV. Murat İrana giderken Bayazıttan geçmiştirler. Yavuz Sultan Selim komutasındaki Osmanlı ordusu, Çaldırana girerken 20 Ağustos 1514'te Bayazıt Ovası'nın kuzeyindeki Sarısu boyunda Danasazı (Şahlı Gölü) yanında konakladığından Bayazıt Kalesi halkı padişaha bağlılığını bildirdi. Çaldıran Savaşı'ndan sonra tekrar Osmanlı yönetimine geçen Bayazıt, zamanla İran baskısına uğradı. Yine Osmanlı ordusu Doğu seferine çıktığında (20 Haziran 1543) Bingölde konaklayan Başvezir (Sadrazam) Damat İbrahim Paşaya kale anahtarını getiren Sünniliğe bağlı yerliler arasında Bayazıtlılar da vardı. Kanuni Sultan Süleyman devrinde Eleşkirt ile birlikte Bayazıt 1578de Van Beylerbeyliği Sancak Beyleri tarafından fethedilerek, bir sancak halinde Vana bağlandı. Bayazıt Van Beylerbeyliği'ne bağlı 14 sancak merkezinden biri idi. 1744 yılından sonra Silvan (Farkin) bölgesinden Kara-Behlül Beyin başçılık ettiği Bısyan, Sıpkan, Zilan boy ve oymakları buralara yerleştiler. Silvanlı Kara Behlül ile soyundan gelenler Bayazıtta Ocaklık yolu ile sancak beyi oldular. 1590 yıllarında buraların boşalan köylerini doldurdular. 1744'te Avşarlı Nadir Şahın saldırısında dağıldılar. Bu dağılmadan sonra sancak beyleri merkezden atanmaya başlanmıştır. Bunların en ünlüsü İshak Paşa'dır. İshak Paşa 1776-1798 yılları arasında Bayazıtta sancak beyi beyliği yapmıştır. İshak Paşa şehrin doğusundaki bir tepeyi yontma taş ile çevirterek içerisindeki İshak Paşa Camii, saray, hamam, külliye, medrese ve diğer bölümleri gibi Anadolunun son şaheserini mimarlara yaptırmıştır. 1805'te I. Napolyon tarafından elçi olarak İrana gönderilen Amedee Pierre Jaubert sarayda aylarca hapis tutulmuştur. Bayazıt sınırında ve Asyayı Anadoluya buraları da Avrupaya bağlayan geçit üzerinde olduğundan birçok kavmin akımına uğramıştır. 15 ve 18. yüzyıllarda İranlılar, 1828, 1854, 1856, 1877 1878 ve 1818 1814'te Rusların işgaline uğramıştır. Daha önce olduğu gibi 1821 1822 yıllarında son İran Kaçarlı akınları Bayazıtta çok can ve mal kaybına yol açtı. Ruslar ilk olarak 1856 Paris Antlaşması'na göre geri döndüler. 1877-1878 Osmanlı Rus Harbi'nde 25 Ekim 1877de Alacadağ bozgunu üzerine Osmanlı ordusu Erzurum'u korumak üzere toplanınca, aynı ayın sonunda Ruslar Bayazıt'ı ele geçirdiler. 30 Mart 1878 Yeşilköy Antlaşması'yla Bayazıt Rusyaya bırakılmışsa da Berlin Antlaşması ile (13 Temmuz 1878) Osmanlı'ya verilmiştir.
1877 1878 harbi sonunda Ruslar çekilirken, Vandan gelen Ermenilere buradakileri de katıp birlikte götürmüş, Gökçegölün batısında yeni kurulan şehre Navo Bayazıt (Yeni Bayazıt) adını vererek oraya yerleştirilmişlerdir. Ermeniler çekilince Vandan gelen Alay Komutanı Miralay Hüseyin Hüsni Efendi, Bayazıt'ı teslim aldı. Mutasarrıflığa Kettühdağ oğlu Abdulvahap Efendi tayin edildi. Daha sonra İstanbuldan tayin edilen Adil Giray mutasarrıf oldu. Cumhuriyet ilanından sonra mutasarrıflıklar valiliğie dönüştürüldüğünden Mutasarrıf Kamil Bey ilk vali olarak atandı. Iğdır ve Tuzluca, Bayazıta bağlandı. 1927 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile vilayet merkezi Karaköseye alınınca Vali Ziya Tekeli Karaköseye, Karaköse Kaymakamı Yusuf Ziya Bey de Bayazıta atandı. 1934 yılında Iğdır ve Tuzluca buradan alınarak Karsa bağlandı. Aynı yıl ilçenin adı Doğubayazıt olarak değiştirildi. 1959 yılında Durupınar Sit Alanı keşfedilmiştir. Nuh'un gemisinin izlerinin bu alanda bulunduğu tahmin edilmektedir.
tr.wikipedia.org'dan alıntıdır.
MÖ 250 yılında bölge Pers Krallığı ile Roma İmparatorluğu arasında birkaç defa el değiştirdi. Küçük Arsaklılar (MÖ 150 MS 430) Çağı'nda, Bayazıt Ovası'na Gokovit sancağı adı veriliyordu. Burası Digor ile Iğdır Kalesi'ndeki çift başkenti de içine almaktaydı. Sonradan belirli aralıklarla Romalılar, İranlılar, Araplar, Bagratlar ve Bizanslıların yönetimine girdi. Alparslanın ilk batı seferi sırasında (1064) Kars bölgesi ve Ağrı çevresi ile birlikte, Doğubayazıt da Bizanslılardan alınarak Selçuklulara bağlı Anışedatları Beyliği'ne (1064 - 1200) verildi. 1207 1255 arasında bölge, Sökmenlerin eline geçti. 1231 yılında Doğu Anadolu ile birlikte Moğol istilasına uğradı. Bölge 1239 yılında Cengizlerin kontrolüne geçti. 1358 yılında İlhanlılara varis olan Celayirlilere geçti.
Moğollar ve onların birer kolu olan İlhanlılar ve Celayirliler uzun süre buraları otlak ve yayla olarak kullandılar, ordularını beslediler. Moğollulardan Orgun Hanç Aladağda bir saray yaptırdı. Daryunk Hisarı yani eski Bayazıt Kalesi yıkılmış olduğundan, yukarı Aras bölgesine egemen olarak Anı valisi olan Celali Şehzade Bayazıt Han 1374'te Ahlat ve Van bölgesinden gelerek Aras boyuna saldıran Karakoyunlu hükümdarı Bayram Hoca (1366-1380) ordusuna karşı şimdiki Bayazıt Kalesi yerine bir kale yaptırdığından o tarihten sonra buraya Bayazıt Kalesi denildi. İşte şehrin adının Celalioğulları'ndan bu şehzade Bayazıttan geldiği sanılmaktadır. Bayazıt sonradan Esinoğullarına, 1368 ve 1382de Karakoyunlu, 1386 Timur idaresine, 1406da tekrar Karakoyunluların eline geçti. 1469-1502 arasında Akkoyunlulara bağlandı. Şaruz Savaşı'ndan Akkoyunluları yenen Safeviler, bölgedeki etkinliklerini genişletip, (1502-1576) 76 yıl kadar burayı yönettiler.
Yavuz Sultan Selim Çaldırana, Kanuni Sultan Süleyman Tebrize, IV. Murat İrana giderken Bayazıttan geçmiştirler. Yavuz Sultan Selim komutasındaki Osmanlı ordusu, Çaldırana girerken 20 Ağustos 1514'te Bayazıt Ovası'nın kuzeyindeki Sarısu boyunda Danasazı (Şahlı Gölü) yanında konakladığından Bayazıt Kalesi halkı padişaha bağlılığını bildirdi. Çaldıran Savaşı'ndan sonra tekrar Osmanlı yönetimine geçen Bayazıt, zamanla İran baskısına uğradı. Yine Osmanlı ordusu Doğu seferine çıktığında (20 Haziran 1543) Bingölde konaklayan Başvezir (Sadrazam) Damat İbrahim Paşaya kale anahtarını getiren Sünniliğe bağlı yerliler arasında Bayazıtlılar da vardı. Kanuni Sultan Süleyman devrinde Eleşkirt ile birlikte Bayazıt 1578de Van Beylerbeyliği Sancak Beyleri tarafından fethedilerek, bir sancak halinde Vana bağlandı. Bayazıt Van Beylerbeyliği'ne bağlı 14 sancak merkezinden biri idi. 1744 yılından sonra Silvan (Farkin) bölgesinden Kara-Behlül Beyin başçılık ettiği Bısyan, Sıpkan, Zilan boy ve oymakları buralara yerleştiler. Silvanlı Kara Behlül ile soyundan gelenler Bayazıtta Ocaklık yolu ile sancak beyi oldular. 1590 yıllarında buraların boşalan köylerini doldurdular. 1744'te Avşarlı Nadir Şahın saldırısında dağıldılar. Bu dağılmadan sonra sancak beyleri merkezden atanmaya başlanmıştır. Bunların en ünlüsü İshak Paşa'dır. İshak Paşa 1776-1798 yılları arasında Bayazıtta sancak beyi beyliği yapmıştır. İshak Paşa şehrin doğusundaki bir tepeyi yontma taş ile çevirterek içerisindeki İshak Paşa Camii, saray, hamam, külliye, medrese ve diğer bölümleri gibi Anadolunun son şaheserini mimarlara yaptırmıştır. 1805'te I. Napolyon tarafından elçi olarak İrana gönderilen Amedee Pierre Jaubert sarayda aylarca hapis tutulmuştur. Bayazıt sınırında ve Asyayı Anadoluya buraları da Avrupaya bağlayan geçit üzerinde olduğundan birçok kavmin akımına uğramıştır. 15 ve 18. yüzyıllarda İranlılar, 1828, 1854, 1856, 1877 1878 ve 1818 1814'te Rusların işgaline uğramıştır. Daha önce olduğu gibi 1821 1822 yıllarında son İran Kaçarlı akınları Bayazıtta çok can ve mal kaybına yol açtı. Ruslar ilk olarak 1856 Paris Antlaşması'na göre geri döndüler. 1877-1878 Osmanlı Rus Harbi'nde 25 Ekim 1877de Alacadağ bozgunu üzerine Osmanlı ordusu Erzurum'u korumak üzere toplanınca, aynı ayın sonunda Ruslar Bayazıt'ı ele geçirdiler. 30 Mart 1878 Yeşilköy Antlaşması'yla Bayazıt Rusyaya bırakılmışsa da Berlin Antlaşması ile (13 Temmuz 1878) Osmanlı'ya verilmiştir.
1877 1878 harbi sonunda Ruslar çekilirken, Vandan gelen Ermenilere buradakileri de katıp birlikte götürmüş, Gökçegölün batısında yeni kurulan şehre Navo Bayazıt (Yeni Bayazıt) adını vererek oraya yerleştirilmişlerdir. Ermeniler çekilince Vandan gelen Alay Komutanı Miralay Hüseyin Hüsni Efendi, Bayazıt'ı teslim aldı. Mutasarrıflığa Kettühdağ oğlu Abdulvahap Efendi tayin edildi. Daha sonra İstanbuldan tayin edilen Adil Giray mutasarrıf oldu. Cumhuriyet ilanından sonra mutasarrıflıklar valiliğie dönüştürüldüğünden Mutasarrıf Kamil Bey ilk vali olarak atandı. Iğdır ve Tuzluca, Bayazıta bağlandı. 1927 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile vilayet merkezi Karaköseye alınınca Vali Ziya Tekeli Karaköseye, Karaköse Kaymakamı Yusuf Ziya Bey de Bayazıta atandı. 1934 yılında Iğdır ve Tuzluca buradan alınarak Karsa bağlandı. Aynı yıl ilçenin adı Doğubayazıt olarak değiştirildi. 1959 yılında Durupınar Sit Alanı keşfedilmiştir. Nuh'un gemisinin izlerinin bu alanda bulunduğu tahmin edilmektedir.
tr.wikipedia.org'dan alıntıdır.