Herkesi özellikle erkekler dünyasını ve bilhassa fanatikleri ekran başına kilitleyen, tüm zamanları, değerleri, olguları unutturuveren, Futbol.
Hani mağaradan çıktı, insanlığı aradı, durdu ya insanlık, bu gerçeğin ucu Milattan öncelere kadar gitse de esas olarak 1863 yılında İngiltere’de kurulan Futbol Birliği kuralları ile insanlık hizmetine geçti.
Hep ifade etmeye çalışıyoruz, bizden önceki aklı başında olanların dedikleri gibi; insanlık önce kendi ulusunun tarihini bilmek zorundadır. Eğer tarihini bilmez ve hatta iyi okuyamazsan, sonra çeşitli tüccarların eline malzeme olursun.
Gelelim ortalığı ayağa kaldıran Adana Demirspor-Fenerbahçe Spor Kulüplerinin, adı Futbol olan müsabakasına.
ŞUT ÜSTÜNE ŞUT
Tarihte hiçbir şey unutulmaz, yaşanan ve yaşatılanlar da elbette unutulmayacak.
Tarih 2 Şubat, taze yılın ikinci ayının, ikinci günü, Türkiye Futbol Liginin, 22.Haftası.
Unutulmayacaklar arasına; tarihten ne ders aldığımıza bakmanın tam da sırası. Buralara nasıl gelindi, hangi tüccarlar getirdi ve niye getirdi? Hayatta her şey mümkün, özellikle adalet ve etik kuralların işlemediği alan ne olursa olsun, bu değişmeyecek bir kuraldır.
Maçın ertesinde, haklı da olarak Fenerbahçe Spor Kulübünün, bu ne olduğu belli olmayan ligden çekilmesi için anketler yapılıyor, fikirler ve tartışmalar.
Birkaç gün öncesinde ne olmuştu? Yurt dışı konsolosluklar, tek tek güvenlik nedeni ile kapatıldı. Ekonomi adı var, kendi yok uzun süredir. İnsanlar sadece zamları konuşur halde. Ve seçim yaklaşıyor. Yine unuttuk mu? Kim çıksın, kim kalsın, altta kalanın canı çıksın.
Yok, canım, kimsenin canı çıkmasın.
Hele hele ülkemizin, Kurtuluş Mücadelesinde başkahramanlarından biri olan Fenerbahçe Spor Kulübü, hiç altta kalmasın ama sakin olsun. Bilhassa o eşi görülmemiş eşsiz taraftarı da. Evet, zor günlerden geçiyor ama her şey bir şey öğretir.
1907, şanlı tarihine yakışır davranmak mecburiyetindesiniz.
Bir maçta, 9 şut görüldü.
Bu yıl oynanan futbol maçlarının; ilk 10 dakikasına, 9 şut sığdırıldı.
“Atem tutem men seni, şekere katem men seni”
Ah! Diyebilsek ne şahane olurdu. Yapılan haksızlıklara, yutkunmalara, sözde rakip adı altında gizlice göbeğini kaşıyıp, adaletsizlik kıskacında bir gün kendi başına gelebileceğini bile aklından çıkararak gülümseyebilenlere, son söz elbette vardır ve bunu tarih yazacaktır.
Kirlilikler temizlenirken en çok temizler, karalanır.
JORGE JESUS
O ne güzel bir teknik direktördür. Ne adalet duygusu gelişmiştir. Ne olduğunu, kim olduğunu çok iyi bilen örnek bir teknik direktördür. Öyle ki kendi seyircisi, futbol oyuncusuna kızıp, küfür ettiğinde, “Bunu asla kabul edemem, bu şekilde çıkmam bir daha” diyebilecek kadar onurludur. Sadece kendi seyircisine değil olur olmaz, dillere pelesenk olmuş, sanki bir başka tanımadığına küfür değil de sanki hatır sorduğunu sanan zihinleri de hizaya çekmiştir. Onca adrenalin ve strese rağmen; hiç agresif değil, vakurlu durmaktadır. Çok iyi bir gözlemci. Gerçekten Türkiye’miz için güzel ve iyi bir örnektir. Ve inanıyorum, son gülen iyi gülecektir.
İşte o onur, yüksek stres altında maç bitişinde hakem yanına gidince; son düdük sonrası birde kırmızı kart gördü.
Yani maçın başı da sonu da belli de, en başta dediğim gibi bunları neden yaşıyoruz?
Sözüm Kurtuluş Mücadelesi derken sadece Fenerbahçe Spor Kulübüne değil elbette Adana Demirspor’a da. Sıra sıra gideceğiz.
ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ
Türkiye Futbol tarihinin en başarılı ve en çok taraftarı olan kulüplerinden birisi olan Fenerbahçe Spor Kulübünün, eğer biraz futbol dışına çıkabilirsek, akıl ve ufuk ayarlarımızı, fabrika ayarlarımıza yeniden getirebilirsek şayet; 1968 yılında Balkan Kupası ile hem kendi tarihinin, hem Türkiye tarihinin ilk Avrupa Kupasını kazandı ama bunların ötesinde Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası’nda, Atletizm Takımı, olarak on kez takım halinde, Avrupa Şampiyonluğuna ulaştı.
Cumhuriyet tarihimiz kurulurken; 1922-1923 sezonu şampiyonluğu, dünyada eşi benzeri olmayan, namağlup, skorla tarihe geçti. 58-0.
Dikkat! 100.YIL
İşgal altında bir ülkenin mücadeleden hiç vazgeçmeyen futbol takımı, Fenerbahçe Spor Kulübü, Birleşik Krallık İşgal Kuvvetleri komutanı General Harington ülkeyi terk ederken, adına bir turnuva düzenlenir. Düzenlenen bu kupaya General, ilan vererek şu anlamı koyar: Gardier Muhteliti Türk kulüplerine meydan okuyor, galibine Başkumandanın adı verilecek bu maç için Türk kulüpleri diledikleri gibi takviye alabilirler”, bu ilanın üzerine büyük ve asil Fenerbahçe Spor Kulübü, aynı şekilde ilan ile şu yanıtı verir:
“Fenerbahçe Kulübü, yalnız kendi kadrosuyla bu maçı şartsız kabul eder.”
Yıl, 29 Haziran 1923’dür, Zeki Rıza Sporel’in iki golü ile Fenerbahçe Spor Kulübü, Futbol Takımı 2-1, maçı sonlandırır. Ve 100.yılımızda olduğumuz Lozan Antlaşması için yurt dışında bulunan heyete gece haber iletilmiş olur. Heyet başkanı, İsmet Paşa “ Heyetimiz adına, hepinizi mutlulukla tebrik eder, meserretle gözlerinizden öperim.”, yazılı telgrafı çeker.
İşte resmi kuruluşu, 1907 tarihinde Kuşdili Çayırında kurulan ve başkanlığını, Hamid Hüsnü Kayacan Beyin başkanlığında; Fenerbahçe Spor Kulübünün kuruluş amacı:
“Beden ve fikir eğitimini yaygınlaştırmak, vatan gençlerini hayat mücadelesine, sıkıntılara ve askeri seferlere (savaşmaya)alıştırmak.”, olarak belirlenir.
ÇANAKKALE CEPHESİ
Gelelim, Adana Demirspor’a :
1912-1913 sezonunun lideri, Fenerbahçe olduğu halde, Balkan Savaşları nedeni ile lig, tamamlanamaz. Savaşlar, ne yazık ki hiç dur, durak bilmez.
Zaman, Çanakkale Cephesidir ve yıl, 1915’dir.
“Gelibolu’da, Adanalılar konuşlandıkları siperlerine, mavi renkte bir kamuflaj geliştirerek, karşılarındaki düşman askerlerini yani İngiliz’i başta olmak üzere Anzak’ı, tek tek pusuya düşürür. Yaylalardan, bayırlara koşar Adana’lı, Allah’ın adamı, vatanına sevdalı. Conk Bayırı’ndan, Arıburnu mevzilerine ve vereceği dokuz yüz şehitle, destan yazar. Çanakkale, Kara ve Deniz Savaşlarından sonra oranın, o Mehmetçiğin kanının düştüğü yerin adı artık “Adana Bayırı”dır. Sükûnetlerini bozmadan, düşmanı alaşağı ederler ve öyle korkar ki düşman o sata giremez ve şöyle der: Yaklaşmayın, onlar Tanrı’nın adamları!”
Bu satırları, Adana Demirspor’un, tam yirmi altı yıl sonra tekrar lige döndüğü akşam yazdığım (10 Mayıs 2021), bu makalemi, yine bu köşemden okuyabilirsiniz.
Başa dönersek; tarihimizi, özümüzü, kimliğimizi, öz değerlerimizi iyi bilirsek, ona göre saygı gösterebiliriz. Ve esas kiminle savaşmamız gerektiğini de.
Şimdi ki zamanların yarattığı gündelik kahramanlık değil aynı özgürlük uğruna savaşmış ve vatan sevdalısı insanları, bu insanların gerçek yansımalarını, yansımaların doğru olgularının tezahürlerini, katıksız işte o zaman tam olarak görebiliriz.
Gördüğümüz zamanda, ta o zamanlarda hiçbir şeyi bırakıp gitmemiş ve bugünler için savaşmış ve doğruluk, adalet bilmiş, adaleti sadece bugün için değil gelecek kuşaklar içinde yaşatmayı ilke edinmiş, yüce ATALARIMIZIN ruhlarını da bu mânâ da onurlandırabiliriz.
Demek ki yapmamız gereken tek şey, tarihimizi iyi bilmek, tarihi iyi bilenler ve iyi okuyabilenler ile yol almak, sükûneti kaybetmemek ve her dem aydınlık bir gelecek için mücadele etmek.
Bu mücadele ister meşin yuvarlak peşinde, ister havada, ister denizde olsun.
Siz, her daim doğru olun eğri muhakkak kendini gösterecektir. Ve tarih, eğrileri değil hep doğruları yazmıştır, emin olun.
Güvendiğiniz ne varsa; bunlardan emin olarak sımsıkı sarılın. Siz, osunuz çünkü.
Aydınlık bir ülke için her kademe de çabalayan herkese sevgi ve saygıyla.
Bu içeriğin kaynağı Muhalif haber sitesidir.
Hani mağaradan çıktı, insanlığı aradı, durdu ya insanlık, bu gerçeğin ucu Milattan öncelere kadar gitse de esas olarak 1863 yılında İngiltere’de kurulan Futbol Birliği kuralları ile insanlık hizmetine geçti.
Hep ifade etmeye çalışıyoruz, bizden önceki aklı başında olanların dedikleri gibi; insanlık önce kendi ulusunun tarihini bilmek zorundadır. Eğer tarihini bilmez ve hatta iyi okuyamazsan, sonra çeşitli tüccarların eline malzeme olursun.
Gelelim ortalığı ayağa kaldıran Adana Demirspor-Fenerbahçe Spor Kulüplerinin, adı Futbol olan müsabakasına.
ŞUT ÜSTÜNE ŞUT
Tarihte hiçbir şey unutulmaz, yaşanan ve yaşatılanlar da elbette unutulmayacak.
Tarih 2 Şubat, taze yılın ikinci ayının, ikinci günü, Türkiye Futbol Liginin, 22.Haftası.
Unutulmayacaklar arasına; tarihten ne ders aldığımıza bakmanın tam da sırası. Buralara nasıl gelindi, hangi tüccarlar getirdi ve niye getirdi? Hayatta her şey mümkün, özellikle adalet ve etik kuralların işlemediği alan ne olursa olsun, bu değişmeyecek bir kuraldır.
Maçın ertesinde, haklı da olarak Fenerbahçe Spor Kulübünün, bu ne olduğu belli olmayan ligden çekilmesi için anketler yapılıyor, fikirler ve tartışmalar.
Birkaç gün öncesinde ne olmuştu? Yurt dışı konsolosluklar, tek tek güvenlik nedeni ile kapatıldı. Ekonomi adı var, kendi yok uzun süredir. İnsanlar sadece zamları konuşur halde. Ve seçim yaklaşıyor. Yine unuttuk mu? Kim çıksın, kim kalsın, altta kalanın canı çıksın.
Yok, canım, kimsenin canı çıkmasın.
Hele hele ülkemizin, Kurtuluş Mücadelesinde başkahramanlarından biri olan Fenerbahçe Spor Kulübü, hiç altta kalmasın ama sakin olsun. Bilhassa o eşi görülmemiş eşsiz taraftarı da. Evet, zor günlerden geçiyor ama her şey bir şey öğretir.
1907, şanlı tarihine yakışır davranmak mecburiyetindesiniz.
Bir maçta, 9 şut görüldü.
Bu yıl oynanan futbol maçlarının; ilk 10 dakikasına, 9 şut sığdırıldı.
“Atem tutem men seni, şekere katem men seni”
Ah! Diyebilsek ne şahane olurdu. Yapılan haksızlıklara, yutkunmalara, sözde rakip adı altında gizlice göbeğini kaşıyıp, adaletsizlik kıskacında bir gün kendi başına gelebileceğini bile aklından çıkararak gülümseyebilenlere, son söz elbette vardır ve bunu tarih yazacaktır.
Kirlilikler temizlenirken en çok temizler, karalanır.
JORGE JESUS
O ne güzel bir teknik direktördür. Ne adalet duygusu gelişmiştir. Ne olduğunu, kim olduğunu çok iyi bilen örnek bir teknik direktördür. Öyle ki kendi seyircisi, futbol oyuncusuna kızıp, küfür ettiğinde, “Bunu asla kabul edemem, bu şekilde çıkmam bir daha” diyebilecek kadar onurludur. Sadece kendi seyircisine değil olur olmaz, dillere pelesenk olmuş, sanki bir başka tanımadığına küfür değil de sanki hatır sorduğunu sanan zihinleri de hizaya çekmiştir. Onca adrenalin ve strese rağmen; hiç agresif değil, vakurlu durmaktadır. Çok iyi bir gözlemci. Gerçekten Türkiye’miz için güzel ve iyi bir örnektir. Ve inanıyorum, son gülen iyi gülecektir.
İşte o onur, yüksek stres altında maç bitişinde hakem yanına gidince; son düdük sonrası birde kırmızı kart gördü.
Yani maçın başı da sonu da belli de, en başta dediğim gibi bunları neden yaşıyoruz?
Sözüm Kurtuluş Mücadelesi derken sadece Fenerbahçe Spor Kulübüne değil elbette Adana Demirspor’a da. Sıra sıra gideceğiz.
ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ
Türkiye Futbol tarihinin en başarılı ve en çok taraftarı olan kulüplerinden birisi olan Fenerbahçe Spor Kulübünün, eğer biraz futbol dışına çıkabilirsek, akıl ve ufuk ayarlarımızı, fabrika ayarlarımıza yeniden getirebilirsek şayet; 1968 yılında Balkan Kupası ile hem kendi tarihinin, hem Türkiye tarihinin ilk Avrupa Kupasını kazandı ama bunların ötesinde Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası’nda, Atletizm Takımı, olarak on kez takım halinde, Avrupa Şampiyonluğuna ulaştı.
Cumhuriyet tarihimiz kurulurken; 1922-1923 sezonu şampiyonluğu, dünyada eşi benzeri olmayan, namağlup, skorla tarihe geçti. 58-0.
Dikkat! 100.YIL
İşgal altında bir ülkenin mücadeleden hiç vazgeçmeyen futbol takımı, Fenerbahçe Spor Kulübü, Birleşik Krallık İşgal Kuvvetleri komutanı General Harington ülkeyi terk ederken, adına bir turnuva düzenlenir. Düzenlenen bu kupaya General, ilan vererek şu anlamı koyar: Gardier Muhteliti Türk kulüplerine meydan okuyor, galibine Başkumandanın adı verilecek bu maç için Türk kulüpleri diledikleri gibi takviye alabilirler”, bu ilanın üzerine büyük ve asil Fenerbahçe Spor Kulübü, aynı şekilde ilan ile şu yanıtı verir:
“Fenerbahçe Kulübü, yalnız kendi kadrosuyla bu maçı şartsız kabul eder.”
Yıl, 29 Haziran 1923’dür, Zeki Rıza Sporel’in iki golü ile Fenerbahçe Spor Kulübü, Futbol Takımı 2-1, maçı sonlandırır. Ve 100.yılımızda olduğumuz Lozan Antlaşması için yurt dışında bulunan heyete gece haber iletilmiş olur. Heyet başkanı, İsmet Paşa “ Heyetimiz adına, hepinizi mutlulukla tebrik eder, meserretle gözlerinizden öperim.”, yazılı telgrafı çeker.
İşte resmi kuruluşu, 1907 tarihinde Kuşdili Çayırında kurulan ve başkanlığını, Hamid Hüsnü Kayacan Beyin başkanlığında; Fenerbahçe Spor Kulübünün kuruluş amacı:
“Beden ve fikir eğitimini yaygınlaştırmak, vatan gençlerini hayat mücadelesine, sıkıntılara ve askeri seferlere (savaşmaya)alıştırmak.”, olarak belirlenir.
ÇANAKKALE CEPHESİ
Gelelim, Adana Demirspor’a :
1912-1913 sezonunun lideri, Fenerbahçe olduğu halde, Balkan Savaşları nedeni ile lig, tamamlanamaz. Savaşlar, ne yazık ki hiç dur, durak bilmez.
Zaman, Çanakkale Cephesidir ve yıl, 1915’dir.
“Gelibolu’da, Adanalılar konuşlandıkları siperlerine, mavi renkte bir kamuflaj geliştirerek, karşılarındaki düşman askerlerini yani İngiliz’i başta olmak üzere Anzak’ı, tek tek pusuya düşürür. Yaylalardan, bayırlara koşar Adana’lı, Allah’ın adamı, vatanına sevdalı. Conk Bayırı’ndan, Arıburnu mevzilerine ve vereceği dokuz yüz şehitle, destan yazar. Çanakkale, Kara ve Deniz Savaşlarından sonra oranın, o Mehmetçiğin kanının düştüğü yerin adı artık “Adana Bayırı”dır. Sükûnetlerini bozmadan, düşmanı alaşağı ederler ve öyle korkar ki düşman o sata giremez ve şöyle der: Yaklaşmayın, onlar Tanrı’nın adamları!”
Bu satırları, Adana Demirspor’un, tam yirmi altı yıl sonra tekrar lige döndüğü akşam yazdığım (10 Mayıs 2021), bu makalemi, yine bu köşemden okuyabilirsiniz.
Başa dönersek; tarihimizi, özümüzü, kimliğimizi, öz değerlerimizi iyi bilirsek, ona göre saygı gösterebiliriz. Ve esas kiminle savaşmamız gerektiğini de.
Şimdi ki zamanların yarattığı gündelik kahramanlık değil aynı özgürlük uğruna savaşmış ve vatan sevdalısı insanları, bu insanların gerçek yansımalarını, yansımaların doğru olgularının tezahürlerini, katıksız işte o zaman tam olarak görebiliriz.
Gördüğümüz zamanda, ta o zamanlarda hiçbir şeyi bırakıp gitmemiş ve bugünler için savaşmış ve doğruluk, adalet bilmiş, adaleti sadece bugün için değil gelecek kuşaklar içinde yaşatmayı ilke edinmiş, yüce ATALARIMIZIN ruhlarını da bu mânâ da onurlandırabiliriz.
Demek ki yapmamız gereken tek şey, tarihimizi iyi bilmek, tarihi iyi bilenler ve iyi okuyabilenler ile yol almak, sükûneti kaybetmemek ve her dem aydınlık bir gelecek için mücadele etmek.
Bu mücadele ister meşin yuvarlak peşinde, ister havada, ister denizde olsun.
Siz, her daim doğru olun eğri muhakkak kendini gösterecektir. Ve tarih, eğrileri değil hep doğruları yazmıştır, emin olun.
Güvendiğiniz ne varsa; bunlardan emin olarak sımsıkı sarılın. Siz, osunuz çünkü.
Aydınlık bir ülke için her kademe de çabalayan herkese sevgi ve saygıyla.
Bu içeriğin kaynağı Muhalif haber sitesidir.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için lütfen üye olunuz.
Giriş yap veya üye ol.