Ad Kavmi-İremliler
Tufandan sonra yeryüzüne dağılan insanlar gittikçe çoğalmıştı. Değişik türden kavimler ortaya çıkmıştı. Hz.Nuh'un torunlarından olan Ad da yeni bir kavim kurmuştu. O kavmin adı Ad'dı. Ad kavmine İremliler de deniyordu. Ad Kavmi çok modern ve müthiş bir evleri vardı. Bağları, bahçeleri ve hatta toprakları verimli ve yağışlıydı. Böyle güzel nimetlere sahip olan Ad Kavmi oldukça da uzun insanlardı. Bu uzun insanlar zenginlikleri içerisinde sapıtmaya başlamışlardı. Sapkınlıklarından biri de yoldan geçen insanlarla alay etmek onlara, onlara sebepsiz yere zulm yapmak ve onları yanlış yola sevketmekti. Sadece bu da değil ahları da yerle bir olmuştu. Ahlaksız olan bu toplum zamanla daha da ileri gitmiş ve Allah'ın bir olan inancından uzaklaşmış ve şirke düşmüşlerdi. Kendi yaptıkları putlara tapmaya başladılar. Nuh kavminin neden helak olduğunu unutmuşlardı. İşte bu azgın kavme Allah Hz. Hud'u peygamber olarak gönderdi. Hz.Hud'un işi zordu. Hem insanları Allah'a çağıracaktı hem de ahlaklarını düzeltip iyi birer insan yapacaktı.
Hud Peygamberin Kavmiyle Mücadelesi
Hz. Hud peygamber olunca Ad kavmini bir yere topladı ve onlara doğruyu anlattı. "Sizi yaratan Allah'tır. Ona itaat edin ondan başkasına değil." dediler. Ama dinlemediler. "Sen nasıl peygamber olabilirsin sen de bizim gibi bir insansın dediler." Hz. Hud onlara gereken cevabı verdi: "Allah size doğru yolu göstermek için aranızdan beni peygamber seçti. Benim görevim insanlarla alay etmek ve kötü işlerden sizi vazgeçirmektir. Ayrıca putlara tapmayı bıraktırarak Allah'a ibadetinizi sağlamaktır. Bunun garip karşılanacak nesi var?" Hud peygamber bıkmadan usanmadan gerçeği anlatıyordu. Onlara göre bunun nedeni maddi menfaatleri olduğunu söylediler. Ama Hz.Hud onlara gereken cevabı verdi: "Ben sizden hiçbir mükafat, para istemiyorum. Benim ücretim Allah'a aittir. Mükafatını da o verecektir." Eğer kendisini dinlemezse azap göreceklerini bildirdi. Onlar da: "Kim bizden daha güçlü olabilir? Biz çok güçlüyüz. Bizi kimse yenemez." dediler. Hz. Hud da onlara: "Ey Kavmim! Sizi yaratan Allah hepinizden daha güçlüdür. Zaten size bu kuvveti ve zenginliği veren o değil midir? Eğer üzerinizde bir bela ve bir azap gönderirse asla mani olamazsınız.Onun gücü her şeye yeterlidir." Ad kavmi iyice kızmışlardı. "Git Rabbine söyle de azabını göstersin bakalım. Bakalım bizi yenebilecek mi?" Hz. Hud buna üzüldü ve diz çöküp Allah'a yalvardı. "Ya Rab! Onlara azabını tattır." dedi. Allah da Hz.Hud'un duasını kabul etti.
Tuzak
Allah, Ad Kavminin sularını kesti. Onları perişan etti. Hayvanları sıcaktan telef oldu. O kadar sıcakti ki göz gözü görmüyor. Her taraf mahvoluyordu. Kafirler bunun nedeninin Hz.Hud olduğunu düşünüyorlardı ve ona şöyle söylediler: "Ey Hud! Senin kötü bir niyetin olmadığını biliyoruz. Ama böyle söylediğin için putlarımız bizi lanetledi. Bizi bu duruma düşürdü. Sana bir delilik geldi bu nedenle böyle akıl almaz işlere kalkıştın. Senin yüzünden biz de putlarımızın gazabına uğradık. Bu hallere düştük." dediler. Artık onu delilikle suçluyorlardı. Hz.Hud da "Ey Halkım! Allah şahit olsun ki taptığınız putlar kimseye ne fayda ne de zarar verebilirler. Şayet onlarda çok büyük bir güç varsa daha ne duruyorlar. Neden hareket etmiyorlar? Beni yok etseler ya o zaman." Açıkça meydan okuyordu. Ve ekledi: "Ben üzerime düşeni yaptıktan sonra Allah'a tevekkül ettim. İşlerimde onu vekil tuttum. Putlarınıza ve size meydan okuyuşum Ona imanımdan ve güvenimden dolayıdır." Kıtlık ve kuraklık 3 yıl sürdü ve devam da ediyordu. Hz. Hud da bıkıp usanmadan vazifesini yapmaya çalışıyordu. Kavminin başına gelen bu olayın bir uyarı olduğunu ve böyle devam ederlerse asıl azabı göreceklerini bildiriyordu. Ad kavmi bu tehditlere hiç dayanamıyordu. Zaten başımıza gelenler de senin sözlerin yüzünden değil mi? dediler. Demek ki kavminin başına gelenleri hak ediyorlardı. Hz. Hud kavmine şu sözleri duyurdu: "Artık siz bu sözlerinizle şirke iyice saplandığınızı gösteriyorsunuz. Bundan böyle her an azabın gelip sizi yok etmesini bekleyin. Ben de bekleyeceğim. Bakalım sizin tapıp durduğunuz putlar sizi koruyabilecek mi?" karşılığında bulundu. Müminleri alarak onları uzak bir yere götürdü. Ve onların başına gelecek azabı beklediler.
Azap Rüzgarı Sarsar
Ad kavmi bir gün uzakta siyah bir bulut gördüler. Çok sevindiler ve yağmur geliyor diye düşündüler. İşte putlarımız bize acıdı. Sonunda bize yağmur gönderiyor dediler ve Hz.Hud'la alay ettiler. Hani senin o azabın. Bak putlarımız bize acıdı. Dediler. Hz. Hud da: "O yağmur bulutu değil sizi yerle bir eden rüzgar bulutudur. Vakit geç olmadan iman edin kurtulun." dedi ama onu dinleyen olmadı. 4000 mümini alarak oradan uzaklaştı. Ad Kavmi bulutun altına girdiler. Bir de ne görsünler. Rüzgar onları yerle bir etmişti. Bu korkunç rüzgar 7 gece 8 gün sürmüştü. Korkunç rüzgar bitince Hz. Hud 7000 müminle beraber Mekke'ye yerleştiler ve Hz.Hud ölünceye kadar orada kaldılar.
Tufandan sonra yeryüzüne dağılan insanlar gittikçe çoğalmıştı. Değişik türden kavimler ortaya çıkmıştı. Hz.Nuh'un torunlarından olan Ad da yeni bir kavim kurmuştu. O kavmin adı Ad'dı. Ad kavmine İremliler de deniyordu. Ad Kavmi çok modern ve müthiş bir evleri vardı. Bağları, bahçeleri ve hatta toprakları verimli ve yağışlıydı. Böyle güzel nimetlere sahip olan Ad Kavmi oldukça da uzun insanlardı. Bu uzun insanlar zenginlikleri içerisinde sapıtmaya başlamışlardı. Sapkınlıklarından biri de yoldan geçen insanlarla alay etmek onlara, onlara sebepsiz yere zulm yapmak ve onları yanlış yola sevketmekti. Sadece bu da değil ahları da yerle bir olmuştu. Ahlaksız olan bu toplum zamanla daha da ileri gitmiş ve Allah'ın bir olan inancından uzaklaşmış ve şirke düşmüşlerdi. Kendi yaptıkları putlara tapmaya başladılar. Nuh kavminin neden helak olduğunu unutmuşlardı. İşte bu azgın kavme Allah Hz. Hud'u peygamber olarak gönderdi. Hz.Hud'un işi zordu. Hem insanları Allah'a çağıracaktı hem de ahlaklarını düzeltip iyi birer insan yapacaktı.
Hud Peygamberin Kavmiyle Mücadelesi
Hz. Hud peygamber olunca Ad kavmini bir yere topladı ve onlara doğruyu anlattı. "Sizi yaratan Allah'tır. Ona itaat edin ondan başkasına değil." dediler. Ama dinlemediler. "Sen nasıl peygamber olabilirsin sen de bizim gibi bir insansın dediler." Hz. Hud onlara gereken cevabı verdi: "Allah size doğru yolu göstermek için aranızdan beni peygamber seçti. Benim görevim insanlarla alay etmek ve kötü işlerden sizi vazgeçirmektir. Ayrıca putlara tapmayı bıraktırarak Allah'a ibadetinizi sağlamaktır. Bunun garip karşılanacak nesi var?" Hud peygamber bıkmadan usanmadan gerçeği anlatıyordu. Onlara göre bunun nedeni maddi menfaatleri olduğunu söylediler. Ama Hz.Hud onlara gereken cevabı verdi: "Ben sizden hiçbir mükafat, para istemiyorum. Benim ücretim Allah'a aittir. Mükafatını da o verecektir." Eğer kendisini dinlemezse azap göreceklerini bildirdi. Onlar da: "Kim bizden daha güçlü olabilir? Biz çok güçlüyüz. Bizi kimse yenemez." dediler. Hz. Hud da onlara: "Ey Kavmim! Sizi yaratan Allah hepinizden daha güçlüdür. Zaten size bu kuvveti ve zenginliği veren o değil midir? Eğer üzerinizde bir bela ve bir azap gönderirse asla mani olamazsınız.Onun gücü her şeye yeterlidir." Ad kavmi iyice kızmışlardı. "Git Rabbine söyle de azabını göstersin bakalım. Bakalım bizi yenebilecek mi?" Hz. Hud buna üzüldü ve diz çöküp Allah'a yalvardı. "Ya Rab! Onlara azabını tattır." dedi. Allah da Hz.Hud'un duasını kabul etti.
Tuzak
Allah, Ad Kavminin sularını kesti. Onları perişan etti. Hayvanları sıcaktan telef oldu. O kadar sıcakti ki göz gözü görmüyor. Her taraf mahvoluyordu. Kafirler bunun nedeninin Hz.Hud olduğunu düşünüyorlardı ve ona şöyle söylediler: "Ey Hud! Senin kötü bir niyetin olmadığını biliyoruz. Ama böyle söylediğin için putlarımız bizi lanetledi. Bizi bu duruma düşürdü. Sana bir delilik geldi bu nedenle böyle akıl almaz işlere kalkıştın. Senin yüzünden biz de putlarımızın gazabına uğradık. Bu hallere düştük." dediler. Artık onu delilikle suçluyorlardı. Hz.Hud da "Ey Halkım! Allah şahit olsun ki taptığınız putlar kimseye ne fayda ne de zarar verebilirler. Şayet onlarda çok büyük bir güç varsa daha ne duruyorlar. Neden hareket etmiyorlar? Beni yok etseler ya o zaman." Açıkça meydan okuyordu. Ve ekledi: "Ben üzerime düşeni yaptıktan sonra Allah'a tevekkül ettim. İşlerimde onu vekil tuttum. Putlarınıza ve size meydan okuyuşum Ona imanımdan ve güvenimden dolayıdır." Kıtlık ve kuraklık 3 yıl sürdü ve devam da ediyordu. Hz. Hud da bıkıp usanmadan vazifesini yapmaya çalışıyordu. Kavminin başına gelen bu olayın bir uyarı olduğunu ve böyle devam ederlerse asıl azabı göreceklerini bildiriyordu. Ad kavmi bu tehditlere hiç dayanamıyordu. Zaten başımıza gelenler de senin sözlerin yüzünden değil mi? dediler. Demek ki kavminin başına gelenleri hak ediyorlardı. Hz. Hud kavmine şu sözleri duyurdu: "Artık siz bu sözlerinizle şirke iyice saplandığınızı gösteriyorsunuz. Bundan böyle her an azabın gelip sizi yok etmesini bekleyin. Ben de bekleyeceğim. Bakalım sizin tapıp durduğunuz putlar sizi koruyabilecek mi?" karşılığında bulundu. Müminleri alarak onları uzak bir yere götürdü. Ve onların başına gelecek azabı beklediler.
Azap Rüzgarı Sarsar
Ad kavmi bir gün uzakta siyah bir bulut gördüler. Çok sevindiler ve yağmur geliyor diye düşündüler. İşte putlarımız bize acıdı. Sonunda bize yağmur gönderiyor dediler ve Hz.Hud'la alay ettiler. Hani senin o azabın. Bak putlarımız bize acıdı. Dediler. Hz. Hud da: "O yağmur bulutu değil sizi yerle bir eden rüzgar bulutudur. Vakit geç olmadan iman edin kurtulun." dedi ama onu dinleyen olmadı. 4000 mümini alarak oradan uzaklaştı. Ad Kavmi bulutun altına girdiler. Bir de ne görsünler. Rüzgar onları yerle bir etmişti. Bu korkunç rüzgar 7 gece 8 gün sürmüştü. Korkunç rüzgar bitince Hz. Hud 7000 müminle beraber Mekke'ye yerleştiler ve Hz.Hud ölünceye kadar orada kaldılar.