Emek ve Özgürlük İttifakı’nın: “Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday çıkarmayacağız.” açıklaması daha devam ederken, Cem Küçük’ün mesajı düştü önüme.
“Terör örgütü PKK’nın siyasi ayağı HDP, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleme kararı aldı.”
Halbuki öyle bir karar yoktu. Sadece aday çıkartmayacaklarını söylediler. Belki Kılıçdaroğlu'nu destekleyecekler… ama henüz öyle bir açıklamaları yok.
Hilal Kaplan durur mu? “HDP-PKK, Kılıçdaroğlu’nu destekleme kararı aldı. Eski dostlar..”
Bununla yetinmedi, ertesi gün: "Bu saatten sonra da bize sadece gür sesle söylemek düşer: PKK'nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu'dur!" dedi. Gür sesle söylediğini kendi mesajından anlıyorduk.
Yeni Akit, bu çıkışı çok yaratıcı bulmuş olmalı ki: “Hilal Kaplan böyle kapak yaptı! Hay ağzına sağlık bacım” diye manşetine
Aslında bu tür açıklamalar beni çok korkutur.
Hepimiz ilkokul okuduk. Oradan biliyoruz ki “Üç ikiden büyüktür.” ifadesi, ikinin üçten küçük olduğu bilgisini de içerir. Ayrıca belirtilmese de öyledir.
“Terör örgütü PKK’nın siyasi ayağı HDP…” ifadesi de böyledir. HDP’nin, “Terör örgütü PKK’nın siyasi ayağı” olması, aynı zamanda da PKK’nın siyasi bir ayağa sahip olduğunu ifade eder.
Düşünsenize, terör örgütünün siyasi ayağı; illerde, ilçelerde, köylerde, beldelerde teşkilatlanmış. Yer tutmuş, ofis tutmuş, tabela asmış, seçimlere girmiş. Adaylar belirlemiş, mitingler yapmış. Altı milyon seçmenin oyunu almış, meclise girmiş, meclisin üçüncü büyük partisi olmuş. Komisyonlarda görev almış, meclise oturum yönetmiş… vs.
Vay canına! Böyle bir terör örgütü sizi korkutmaz mı? Beni korkutur. Yani HDP’nin terör örgütünün siyasi uzantısı olmasından ziyade; terör örgütünün böyle bir siyasi ayağa sahip olması, beni korkutur.
Tabii bu tür açıklamalar Cem Küçük veya Hilal Kaplan’la sınırlı değil. Google’la tırnak içinde “Terör örgütü PKK’nın siyasi ayağı HDP” yazın… yani aramayı bu ifadenin bütünü için yapın, on bin başlık çıkıyor karşınıza.
31 Mart 2019 Yerel Seçimler sürecinde endişe ve korkularım zirveydi.
Melih Gökçek, "Seçimi CHP kazanırsa İSPARK, HDP'ye verilecek. İlk sokak hareketinde de hedeflerini gösterecekler."
AKP’nin adayı Mehmet Özhaseki, Ankaralıları uyarmıştı. “Allah korusun, evine su parasını getiren tahsildarın militan olduğunu bir düşünün. Başımıza gelecek felaketleri bir düşünün."
Hem Ankara’da hem İstanbul’da CHP kazandı. Sokakta bir İSPARK görevlisiyle karşılaşırım diye günlerce sokağa çıkamadım. Kızılay’da bir tahsildarla karşılaşırım korkusuyla aylarca Ankara’ya gidemedim
Yerel seçimlerde belediyelere müdahil olan Terör Örgütü, şimdi Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday belirliyor.
Kafamda ilmik ilmik ördüğüm “Dağda, ayakkabı numarasına kadar bilinen, mağaralardan kafasını uzatamayan, bitti bitecek… bir avuç terör örgütü mensubu” imajı birdenbire “Türkiye’de Cumhurbaşkanını belirleyebilen bir örgüt”e dönüşür ki ne Soroz ne Rothschild beni bu kadar korkutamaz. En azından onların mecliste grubu yok veya sağda solda sandık gönüllüsü toplamak için stant açmıyorlar.
HDP’ye “Terör örgütü PKK’nın siyasi ayağı…” demenin karşı konulamaz cazibesi var elbette. HDP’yi PKK’yle ilişkilendirerek kriminalize etmek büyük keyif veriyor olabilir. Ama bu ifade PKK’ya; “bir siyasi partiye sahip örgüt” payesi verir ki beni korkutan budur.
Aslında Hilal Kaplan’ın bırakın “gür sesle”, fısıltıyla bile “PKK'nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu'dur” dememesi gerekirdi.
Bir eylem yaptıklarında veya herhangi bir sebeple haberlere konu olduklarında, terör örgütlerinin adı anılmaz. Bu uygulamanın “Terör Örgütünün reklamı olmasın” diye bir gerekçesi vardır.
Bu yüzden, HDP’den bahsedilirken “Bir terör örgütünün siyasi ayağı” veya “Terör örgütü P**’nin siyasi ayağı” gibi ifadeler kullanılmalıdır. Ama nedense HDP söz konusu olunca “Terör örgütünün reklamı” ayrıntısı atlanıyor.
Ya da birisi çıkıp “HDP; PKK’nın siyasi ayağıdır ama, PKK ülkede cumhurbaşkanı belirleyecek kadar büyük bir siyasi ayağa sahip değildir.” gibi oksimoron bir açıklama yapıp bizi ikna etmelidir.
Gerçi benim gibi en az ilkokulu okumuş birini ikna etmek, kafa karışıklığını gidermek kolay olmayabilir. Zira biliyoruz ki 3 ikiden büyükse 2 de üçten küçüktür.
Ama olsun biz ülkenin bekası için “3 ikiden büyüktür ama 2 üçten küçük değildir.” diye kabul ederiz.
Hem PKK’dan dolayı HDP’yi kötülemiş oluruz hem de HDP’den dolayı PKK’ya paye vermemiş oluruz.
Bu içeriğin kaynağı Muhalif haber sitesidir.
“Terör örgütü PKK’nın siyasi ayağı HDP, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleme kararı aldı.”
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için lütfen üye olunuz.
Giriş yap veya üye ol.
.Halbuki öyle bir karar yoktu. Sadece aday çıkartmayacaklarını söylediler. Belki Kılıçdaroğlu'nu destekleyecekler… ama henüz öyle bir açıklamaları yok.
Hilal Kaplan durur mu? “HDP-PKK, Kılıçdaroğlu’nu destekleme kararı aldı. Eski dostlar..”
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için lütfen üye olunuz.
Giriş yap veya üye ol.
.Bununla yetinmedi, ertesi gün: "Bu saatten sonra da bize sadece gür sesle söylemek düşer: PKK'nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu'dur!" dedi. Gür sesle söylediğini kendi mesajından anlıyorduk.
Yeni Akit, bu çıkışı çok yaratıcı bulmuş olmalı ki: “Hilal Kaplan böyle kapak yaptı! Hay ağzına sağlık bacım” diye manşetine
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için lütfen üye olunuz.
Giriş yap veya üye ol.
.Aslında bu tür açıklamalar beni çok korkutur.
Hepimiz ilkokul okuduk. Oradan biliyoruz ki “Üç ikiden büyüktür.” ifadesi, ikinin üçten küçük olduğu bilgisini de içerir. Ayrıca belirtilmese de öyledir.
“Terör örgütü PKK’nın siyasi ayağı HDP…” ifadesi de böyledir. HDP’nin, “Terör örgütü PKK’nın siyasi ayağı” olması, aynı zamanda da PKK’nın siyasi bir ayağa sahip olduğunu ifade eder.
Düşünsenize, terör örgütünün siyasi ayağı; illerde, ilçelerde, köylerde, beldelerde teşkilatlanmış. Yer tutmuş, ofis tutmuş, tabela asmış, seçimlere girmiş. Adaylar belirlemiş, mitingler yapmış. Altı milyon seçmenin oyunu almış, meclise girmiş, meclisin üçüncü büyük partisi olmuş. Komisyonlarda görev almış, meclise oturum yönetmiş… vs.
Vay canına! Böyle bir terör örgütü sizi korkutmaz mı? Beni korkutur. Yani HDP’nin terör örgütünün siyasi uzantısı olmasından ziyade; terör örgütünün böyle bir siyasi ayağa sahip olması, beni korkutur.
Tabii bu tür açıklamalar Cem Küçük veya Hilal Kaplan’la sınırlı değil. Google’la tırnak içinde “Terör örgütü PKK’nın siyasi ayağı HDP” yazın… yani aramayı bu ifadenin bütünü için yapın, on bin başlık çıkıyor karşınıza.
31 Mart 2019 Yerel Seçimler sürecinde endişe ve korkularım zirveydi.
Melih Gökçek, "Seçimi CHP kazanırsa İSPARK, HDP'ye verilecek. İlk sokak hareketinde de hedeflerini gösterecekler."
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için lütfen üye olunuz.
Giriş yap veya üye ol.
.AKP’nin adayı Mehmet Özhaseki, Ankaralıları uyarmıştı. “Allah korusun, evine su parasını getiren tahsildarın militan olduğunu bir düşünün. Başımıza gelecek felaketleri bir düşünün."
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için lütfen üye olunuz.
Giriş yap veya üye ol.
.Hem Ankara’da hem İstanbul’da CHP kazandı. Sokakta bir İSPARK görevlisiyle karşılaşırım diye günlerce sokağa çıkamadım. Kızılay’da bir tahsildarla karşılaşırım korkusuyla aylarca Ankara’ya gidemedim
Yerel seçimlerde belediyelere müdahil olan Terör Örgütü, şimdi Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday belirliyor.
Kafamda ilmik ilmik ördüğüm “Dağda, ayakkabı numarasına kadar bilinen, mağaralardan kafasını uzatamayan, bitti bitecek… bir avuç terör örgütü mensubu” imajı birdenbire “Türkiye’de Cumhurbaşkanını belirleyebilen bir örgüt”e dönüşür ki ne Soroz ne Rothschild beni bu kadar korkutamaz. En azından onların mecliste grubu yok veya sağda solda sandık gönüllüsü toplamak için stant açmıyorlar.
HDP’ye “Terör örgütü PKK’nın siyasi ayağı…” demenin karşı konulamaz cazibesi var elbette. HDP’yi PKK’yle ilişkilendirerek kriminalize etmek büyük keyif veriyor olabilir. Ama bu ifade PKK’ya; “bir siyasi partiye sahip örgüt” payesi verir ki beni korkutan budur.
Aslında Hilal Kaplan’ın bırakın “gür sesle”, fısıltıyla bile “PKK'nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu'dur” dememesi gerekirdi.
Bir eylem yaptıklarında veya herhangi bir sebeple haberlere konu olduklarında, terör örgütlerinin adı anılmaz. Bu uygulamanın “Terör Örgütünün reklamı olmasın” diye bir gerekçesi vardır.
Bu yüzden, HDP’den bahsedilirken “Bir terör örgütünün siyasi ayağı” veya “Terör örgütü P**’nin siyasi ayağı” gibi ifadeler kullanılmalıdır. Ama nedense HDP söz konusu olunca “Terör örgütünün reklamı” ayrıntısı atlanıyor.
Ya da birisi çıkıp “HDP; PKK’nın siyasi ayağıdır ama, PKK ülkede cumhurbaşkanı belirleyecek kadar büyük bir siyasi ayağa sahip değildir.” gibi oksimoron bir açıklama yapıp bizi ikna etmelidir.
Gerçi benim gibi en az ilkokulu okumuş birini ikna etmek, kafa karışıklığını gidermek kolay olmayabilir. Zira biliyoruz ki 3 ikiden büyükse 2 de üçten küçüktür.
Ama olsun biz ülkenin bekası için “3 ikiden büyüktür ama 2 üçten küçük değildir.” diye kabul ederiz.
Hem PKK’dan dolayı HDP’yi kötülemiş oluruz hem de HDP’den dolayı PKK’ya paye vermemiş oluruz.
Bu içeriğin kaynağı Muhalif haber sitesidir.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link, görmek için lütfen üye olunuz.
Giriş yap veya üye ol.