Emre ESMER
Moderatör
Dünya Gazetesinden Şebnem Turhan'a konuşan Prof. Dr. Ufuk Akçiğit’in yapay zeka desteği ile gerçekleştirdiği araştırmaya göre, 12 bin akademisyen halen yurtdışında. Türkiye’nin verimlilik merkezli yeni bir başarı hikayesi yazması gerektiğini belirten Prof. Akçiğit’in araştırması, veri bazlı politikalara hızla dönülmesi gerektiğini ve beyin göçü ile yurtdışına giden akademisyenlerin bir ayağının mutlaka Türkiye’de olmasının sağlanmasının önemini ortaya koydu.
Prof. Akçiğit, Türkiye Akademik Diaspora Raporu’na dair sunumunda 3 yıllık bir çalışmanın ürünü olan araştırmada büyük verinin kullanıldığını, artık büyük veriyi kullanmanın akademik çalışmaların olmazsa olmazı olduğunu söyledi.
Raporu değerlendiren Türkiye Bilişim Vakfı Başkanı Faruk Eczacıbaşı da “Denetlenemeyen gri alanlar çoğaldıkça yeni model ve politika ihtiyaçları gün yüzüne çıkıyor. Farklı bir gözlükle bakılacak bir gelecek, içinde birçok fırsat barındırabilir. TBV olarak her alanda buna yönelik geliştirilebilecek yeni modelleri araştırmayı hedef aldık. Prof. Ufuk Akçiğit’in araştırması özellikle akademik dünyanın içine kapanmasının getirebileceği uzun dönemli tehlikeleri çok güzel dile getiriyor. Oysa ki büyük bir tehlike olarak algılanan beyin göçü, uzun dönemli doğru politikalarla geleceğe yönelik beyin gücü oluşturulmasına yönelik fırsatlar barındırabilir” dedi.
Sunumunda Türkiye’nin sıkıntısının “doğru soruyu soramamak” olduğunu belirten Prof. Akçiğit’e göre, Türkiye ekonomisinin sıkıntısı kaynak eksikliği değil, var olan kaynağı doğru noktalara yönlendirememek. Akçiğit, doğru bir strateji olmadığında gelecek dış finansman kaynağının faydadan çok zarar bile getirebileceğini belirtti.
“Türkiye’nin en önemli sorunu verimliliktir” diyen Prof. Akçiğit, inovasyon çeşmesinden suyun çok cılız aktığını vurgulayarak, “Kaçak nerede? Bunu bulmak zorundayız. Verimlilik bazlı büyüme hikayemiz yok. Özel sektörle akademimizi bir araya getirmiyoruz. En iyi üniversitelerimiz bile irtifa kaybediyor” dedi.
Akçiğit’in araştırmasının belki de en önemli çıktısı, beyin göçü ile yurtdışına giden akademisyenlerin Türkiye’deki araştırmacılara pozitif etkilerini sürdürebilmek için, gidenler ve Türkiye’deki araştırmacılar arasındaki bağın, proje ortaklıkları ve araştırma fonları ile güçlü tutulmasının önemini ortaya koyması. Prof. Akçiğit, “Türkiye'de kalanlar; araştırma ve konferans fonları veya iş birliği projeleri ile yurt dışındaki Türkiye'den giden araştırmacılarla bağlantı kurmaya teşvik edilmeli” vurgusu yaptı.
Prof. Akçiğit’in verdiği bilgiye göre yarının araştırmacıları olacak olan yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin ABD’deki araştırma tez konuları bilgisayar mühendisliği, elektrik mühendisliği gibi teknik alanlarda yoğunlaşıyor. Öte yandan Türkiye’de bu alanlar işletme, ziraat, tarih, psikoloji, din gibi alanların arkasında kalmış durumda. Prof. Akçiğit, “Türkiye’nin yüksek gelir grubu ülkelerini yakalamasının en temel koşullarından biri yarının teknolojilerini üretecek araştırmacılar yetiştirmek. Türkiye’nin odağını bu hızla yaygınlaşan teknolojilere vermemesi bir fırsat kaybı” dedi.
Araştırmanın detaylarında ortaya konulan “can acıtıcı” veriler şöyle:
Akademisyenler 5 gruba ayırılıyor. Bunlar içinde en yüksek verimliler yurt dışına gidiyor. Verim akademik yayın ve yayının kalitesi ile ölçülüyor.
“Giden gitsin, geri dönen de çok” deniliyor ancak araştırma da ortaya koyuyor ki en düşük verimli akademisyenler geri geliyor.
Verimi arttıkça akademisyen Türkiye’ye dönmek istemiyor. Buna da beyin göçü paradoksu deniliyor.
ABD'de akademisyenlerin başlangıç maaşı Türkiye’nin 10 katı. Bir akademisyen yurtdışına taşındığında ortalama verimliliği yüzde 28 artış gösteriyor. Yurtdışı ile bağlantılı çalışan akademisyenlerin verimi yaklaşık yüzde 10 artıyor.
Türkiye’ye dönen akademisyenin verimi yüzde 10 düşüyor.
Prof. Akçiğit, Türkiye Akademik Diaspora Raporu’na dair sunumunda 3 yıllık bir çalışmanın ürünü olan araştırmada büyük verinin kullanıldığını, artık büyük veriyi kullanmanın akademik çalışmaların olmazsa olmazı olduğunu söyledi.
Raporu değerlendiren Türkiye Bilişim Vakfı Başkanı Faruk Eczacıbaşı da “Denetlenemeyen gri alanlar çoğaldıkça yeni model ve politika ihtiyaçları gün yüzüne çıkıyor. Farklı bir gözlükle bakılacak bir gelecek, içinde birçok fırsat barındırabilir. TBV olarak her alanda buna yönelik geliştirilebilecek yeni modelleri araştırmayı hedef aldık. Prof. Ufuk Akçiğit’in araştırması özellikle akademik dünyanın içine kapanmasının getirebileceği uzun dönemli tehlikeleri çok güzel dile getiriyor. Oysa ki büyük bir tehlike olarak algılanan beyin göçü, uzun dönemli doğru politikalarla geleceğe yönelik beyin gücü oluşturulmasına yönelik fırsatlar barındırabilir” dedi.
'Türkiye’nin en önemli sorunu verimliliktir'
Sunumunda Türkiye’nin sıkıntısının “doğru soruyu soramamak” olduğunu belirten Prof. Akçiğit’e göre, Türkiye ekonomisinin sıkıntısı kaynak eksikliği değil, var olan kaynağı doğru noktalara yönlendirememek. Akçiğit, doğru bir strateji olmadığında gelecek dış finansman kaynağının faydadan çok zarar bile getirebileceğini belirtti.
“Türkiye’nin en önemli sorunu verimliliktir” diyen Prof. Akçiğit, inovasyon çeşmesinden suyun çok cılız aktığını vurgulayarak, “Kaçak nerede? Bunu bulmak zorundayız. Verimlilik bazlı büyüme hikayemiz yok. Özel sektörle akademimizi bir araya getirmiyoruz. En iyi üniversitelerimiz bile irtifa kaybediyor” dedi.
Akçiğit’in araştırmasının belki de en önemli çıktısı, beyin göçü ile yurtdışına giden akademisyenlerin Türkiye’deki araştırmacılara pozitif etkilerini sürdürebilmek için, gidenler ve Türkiye’deki araştırmacılar arasındaki bağın, proje ortaklıkları ve araştırma fonları ile güçlü tutulmasının önemini ortaya koyması. Prof. Akçiğit, “Türkiye'de kalanlar; araştırma ve konferans fonları veya iş birliği projeleri ile yurt dışındaki Türkiye'den giden araştırmacılarla bağlantı kurmaya teşvik edilmeli” vurgusu yaptı.
Prof. Akçiğit’in verdiği bilgiye göre yarının araştırmacıları olacak olan yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin ABD’deki araştırma tez konuları bilgisayar mühendisliği, elektrik mühendisliği gibi teknik alanlarda yoğunlaşıyor. Öte yandan Türkiye’de bu alanlar işletme, ziraat, tarih, psikoloji, din gibi alanların arkasında kalmış durumda. Prof. Akçiğit, “Türkiye’nin yüksek gelir grubu ülkelerini yakalamasının en temel koşullarından biri yarının teknolojilerini üretecek araştırmacılar yetiştirmek. Türkiye’nin odağını bu hızla yaygınlaşan teknolojilere vermemesi bir fırsat kaybı” dedi.
'Geri dönenler, en düşük verimli akademisyenler'
Araştırmanın detaylarında ortaya konulan “can acıtıcı” veriler şöyle:
Akademisyenler 5 gruba ayırılıyor. Bunlar içinde en yüksek verimliler yurt dışına gidiyor. Verim akademik yayın ve yayının kalitesi ile ölçülüyor.
“Giden gitsin, geri dönen de çok” deniliyor ancak araştırma da ortaya koyuyor ki en düşük verimli akademisyenler geri geliyor.
Verimi arttıkça akademisyen Türkiye’ye dönmek istemiyor. Buna da beyin göçü paradoksu deniliyor.
ABD'de akademisyenlerin başlangıç maaşı Türkiye’nin 10 katı. Bir akademisyen yurtdışına taşındığında ortalama verimliliği yüzde 28 artış gösteriyor. Yurtdışı ile bağlantılı çalışan akademisyenlerin verimi yaklaşık yüzde 10 artıyor.
Türkiye’ye dönen akademisyenin verimi yüzde 10 düşüyor.